17. Hukuk Dairesi 2009/7562 E. , 2010/31 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait araca, davalıların maliki ve sürücüsü olduğu aracın tam kusurlu çarparak hasara neden olduğunu ileri sürerek 8.430.-YTL tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Bu dosya ile birleştirilen davada ise araçta meydana gelen 2.357.00.-YTL"lik ek hasarın da olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların 2/8 kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulü ile 1.995.31.-YTL"nin 16.9.2002 olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ceza mahkemesinin 28.4.2005 tarihli ilk kararına dayanak yapılan 9.2.2005 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davalı sürücünün 2/8 davacı sürücüsünün 6/8 kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak; ceza mahkemesi kararının bozma sonrası alınan 20.6.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda davalı sürücünün 6/8 kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ve bu karar 9.7.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
BK"nun 53.maddesine göre ceza mahkemesi kararı kusurun takdirinde ve zarar miktarının tayininde hukuk hakimini bağlamaz. Bununla birlikte, yasanın bu düzenlemesi Yargıtay"ın yerleşmiş inançlarına göre maddi olayı belirleyen ceza mahkemesi kararları açısından kabul görmemektedir. Başka bir anlatımla; hukuk hakimi her nekadar ceza hakiminin kusuru takdirine ilişkin kararı ile bağlı değil ise de, gerek öğretide gerekse Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarında ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylar, özellikle eylemin hukuka aykırı olup olmadığının tespitine ilişkin kararı ile bağlı olacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda, ceza mahkemesince 9.2.2005 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildikten sonra bu kararın Yargıtay"ca bozulması üzerine yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan son bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir. 9.7.2009 tarihinde kesinleşen bu kararda davacı sürücüsü Veli Demir"in idaresindeki yolcu otobüsü ile aynı istikamette seyreden davalı sürücü Aydın Cesur idaresindeki traktörü sallamak istediği sırada, traktör sürücüsü Aydın Cesur"un yolu kontrol etmeden, yolun sol tarafına dönmek istemesi neticesinde yolun ortasına yakın bir yerde çarpışarak kazaya sebebiyet verdikleri, çarpışma noktasının yolun ortasına yakın bir yerde olduğu, traktördeki hasarın sol ön, yan ve sol teker kısmında olduğu, traktörün arka tekerinde hasar olmadığı, kazanın otobüsün traktöre sür-
tünmesi neticesinde meydana gelmediği şeklinde maddi olay tespiti yapılarak davacı sürücüsünün 2/8, davalı sürücünün 6/8 kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece maddi olay tespiti yapan ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararındaki belirlenen kusur oranına göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.