
Esas No: 2017/4023
Karar No: 2017/4023
Karar Tarihi: 19/4/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
KAMİL ERDOĞAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/4023) |
|
Karar Tarihi: 19/4/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Muzaffer
KORKMAZ |
Başvurucu |
: |
Kamil
ERDOĞAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; gözaltına alınma ile tutuklamanın hukuki olmaması ve
gözaltında soruşturma konusu suçla ilgili olarak bilgilendirilmeme nedenleriyle
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, ifade alınması sırasında müdafi
yardımından yararlandırılmama nedeniyle adil yargılanma hakkının, ceza infaz
kurumunda uygun olmayan şartlarda kalma nedeniyle kötü muamele yasağının ve
kamu görevinden (polislik mesleğinden) çıkarılmaya karar verilmesi nedeniyle de
adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı ile özel hayata ve aile hayatına saygı
haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/9/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
6. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl bugüne kadar birçok kez
uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak-
bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden
ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın
olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz
ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
7. Olağanüstü hâlin ilanından sonra çok sayıda olağanüstü hâl
kanun hükmünde kararnamesi çıkarılmıştır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/8/2016 tarihinde kararlaştırılan
672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere
Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) 1/9/2016 tarihli ve 29818
(Mükerrer) sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Anılan KHK ile kamu personeline ilişkin bazı tedbirlerin
alınması amaçlanmıştır. 672 sayılı KHK"nın 2. maddesinde; terör örgütlerine
veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Millî Güvenlik
Kurulunca (MGK) karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti
veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu
değerlendirilen ve anılan KHK"ya ekli listelerde yer alan kişilerin başka
hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarıldığı belirtilmiştir.
8. Cumhurbaşkanı"nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca
2/1/2017 tarihinde kararlaştırılan 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme
Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (685 sayılı KHK) ise
23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete"de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
9. 685 sayılı KHK"nın 1. maddesiyle olağanüstü hâl kapsamında
tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak
üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (Komisyon) kurulmuştur.
Anılan KHK"nın 2. maddesinde, Komisyonun olağanüstü hâl kapsamında doğrudan
kanun hükmünde kararnameler ile "kamu görevinden, meslekten veya görev
yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi"ne
ilişkin olarak tesis edilen işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar
vereceği belirtilmiştir.
10. Başvurucu, polis memuru iken 672 sayılı KHK ile kamu
görevinden çıkarılmıştır.
11. Öte yandan darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke
genelinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, darbe girişimiyle bağlantılı
ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY"nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra
eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki
yapılanmasına yönelik soruşturmalar yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında
gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın
Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet
Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/01/2018, § 12).
12. Başvurucu hakkında da darbe teşebbüsünden sonra Gümüşhane
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
13. Başvurucu 5/8/2016 tarihinde gözaltına alınarak 9/8/2016
tarihinde Gümüşhane Sulh Ceza Hâkimliğinin 2016/62 numaralı kararıyla
tutuklanmış ve Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilmiştir.
14. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiştir. İtiraz
üzerine verilen kararın kendisine tebliğ edilmediğini belirterek 30/9/2016
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. UYAP üzerinden yapılan incelemede, başvurucunun itirazının
Bayburt Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/8/2016 tarihli kararıyla reddedildiği ve
kararın başvurucuya tebliğ edilmediği görülmüştür.
16. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunduktan sonra Gümüşhane
Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/10/2016 tarihli kararıyla tahliye edilmiş; silahlı
terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmada ise Gümüşhane
Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2017 tarihli kararıyla hakkında kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar verilmiş ve bu karar başvurucuya 27/10/2017 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya
tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
...
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve
haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı
bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
18. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
19. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri"
kenar başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri,
barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin
sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve
tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem
veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak."
20. 4675 sayılı Kanun"un
"İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" kenar başlıklı 5.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde
hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili
faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı
olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün
içinde şikâyet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabilir.
Şikâyet,
dilekçe ile doğrudan doğruya infaz hakimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet
başsavcılığı veya ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürlüğü aracılığıyla da
yapılabilir. İnfaz hakimliği dışında yapılan başvurular hemen ve en geç üç gün
içinde infaz hakimliğine gönderilir. Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır
ve bir sureti başvurana verilir."
21. 4675 sayılı Kanun"un
"İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar"
kenar başlıklı 6. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları şöyledir:
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı
şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir
hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz
yoluna gidilebilir.
İtiraz, infaz hakimliğinin kurulduğu yer ağır
ceza mahkemesine yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu
takdirde itirazla ilgili karara katılamaz."
22. 672 sayılı KHK"nın “Kamu
personeline ilişkin tedbirler” kenar başlıklı 2. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik
Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı
yahut bunlarla irtibatı olan;
a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler
kamu görevinden,
....
başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın
çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında
ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir."
23. 685 sayılı KHK"nın “Komisyonun
oluşumu” kenar başlıklı 1. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları
şöyledir:
" (1) Anayasanın 120 nci
maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör
örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı
faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti,
aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu
gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde
kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları
değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme
Komisyonu kurulmuştur.
(2) Komisyon, yedi üyeden oluşur. Üyelerin üçü
kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından, bir üye Adalet Bakanlığının
merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar
arasından Adalet Bakanınca, bir üye mülki idare amirleri sınıfına mensup
personel arasından İçişleri Bakanınca, birer üye Yargıtayda
ve Danıştayda görev yapan tetkik hâkimleri arasından
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir. Komisyon, kendi
üyeleri arasından yapacağı seçimle bir başkan ve bir başkanvekili seçer."
24. 685 sayılı KHK"nın “Komisyonun
görevleri” kenar başlıklı 2. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Komisyon, olağanüstü hal kapsamında
doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler
hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir.
a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya
da ilişiğin kesilmesi.
...
(2) Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe
konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki
statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına
girmeyen işlemler de Komisyonun görev alanındadır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 19/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Yakalama ve Gözaltı
Tedbirlerinin Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; suçun işlendiğine dair makul şüphe bulunmamasına
rağmen yakalandığını ve gözaltına alındığını belirterek kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
27. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"… Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır ."
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
29. Buna göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca; başvurucunun
Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili
idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip
olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması
gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları önünde ileri sürülüp takip
edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa
Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (Ayşe Zıraman ve diğerleri, B.
No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
30. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin
aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına
ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası
açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna
varmıştır (Hikmet Kopar ve
diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144,
14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri,
B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim
Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).
31. Somut olayda yakalama ve gözaltı sürecinden sonra tutuklanan
başvurucu yönünden yakalama ve gözaltı tedbirlerinin hukuki olmadığına ilişkin
iddialarla ilgili olarak anılan kararlarda varılan sonuçlardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Suç İsnadıyla İlgili Bilgilendirilme
Yapılmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiası
33. Başvurucu, gözaltına alındıktan sonra soruşturma konusu
suçla ilgili olarak tarafının bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
34. 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(g) bendinde, yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine
yazıyla veya bunun hemen mümkün bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan
kişilere tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır.
35. Anayasa Mahkemesi, yakalama nedenlerinin ve suçlamaların
bildirilmemesine yönelik iddialara ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun"un 141.
maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili
bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Deniz
Özfırat, B. No: 2013/7929, 01/12/2015, §§
52, 53).
36. Somut olayda anılan içtihat da gözetildiğinde başvurucunun
5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde belirtilen ve mezkur iddia yönünden etkili
bir hukuk yolu olan yargısal yolu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu
sonucuna varılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Tutuklamanın Hukuki
Olmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
38. Başvurucu, suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe
bulunmamasına ve tutuklamanın hukuki şartları oluşmamasına rağmen
tutuklandığını ve tutuklama kararının gerekçesiz olduğunu belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
39. Somut olayda başvurucu, bireysel başvuruda bulunduktan sonra
Gümüşhane Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/10/2016 tarihli kararıyla tahliye edilmiş;
başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan
soruşturmada ise Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcılığınca 24/10/2017 tarihli ve
2017/1216 numaralı kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve
soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karara kanunen itiraz etme
hakkına sahip olan suçtan zarar gören bir kişi bulunmaması nedeniyle verildiği
tarihte kesin niteliği haiz bu karar başvurucuya 27/10/2017 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
40. 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(e) bendinde, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra
haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine
karar verilen kişilere tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır. Bu
yol, başvurucunun tutukluluk nedeniyle uğradığı zararın tazmini imkânını
sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi ile öngörülen hukuk
yolu, başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm
olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır.
41. Başvurucu, hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair
kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine
dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Bahsi geçen dava
yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk
yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun "ikincil niteliği" ile
bağdaşmadığı görülmektedir.
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
43. Başvurucu, kolluk görevlileri tarafından ifadesinin alınması
aşamasında müdafi yardımından yararlandırılmadığını ve bu nedenle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
44. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinde
kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1)
numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön
koşullar; başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden
dolayı "güncel bir hakkının ihlal edildiği" iddiasında bulunması,
iddia edilen ihlalden kişinin "kişisel olarak ve doğrudan" etkilenmiş
olması ve bunların sonucunda başvurucunun "mağdur" olduğunu iddia
etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B.
No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
45. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi
için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen
ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması
gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün
kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, §
24).
46. Diğer yandan bir şüpheli hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanması veya
açılmış olan davanın ertelenmesi, düşürülmesi ya da sanığın beraatine
hükmedilmesi hâlinde -makul sürede yargılanma hakkına ilişkin iddialara halel
gelmemek şartıyla- bu kişilerin adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle
mağdur olduklarının kabulü mümkün değildir. Ancak bu durum, soruşturma veya
kovuşturmaların yukarıda belirtilen sonuçlarının adil yargılanma hakkı
dışındaki haklara etkisinin incelenmesine engel teşkil etmez (Mustafa Kamil Uzuner ve Mustafa Kadir Gül,
B. No: 2013/3371, 9/3/2016, § 52).
47. Somut olayda başvurucu hakkında başlatılan ceza
soruşturması, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandığından bahsi
geçen ihlal iddiası yönünden başvurucunun mağdur sıfatı bulunmamaktadır.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
49. Başvurucu; tutukluluğunu geçirdiği Gümüşhane E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda koğuş kapasitesinin iki katı kadar kişiyle beraber
tutulduğunu, yer bulunmaması nedeniyle tuvaletin yanında beton üzerine konulan
yatakta yattığını ve koğuşta sağlıklı bir ortam bulunmadığını belirterek uygun
olmayan bu koşullar nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
50. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun ceza infaz kurumunda uygun
olmayan şartlarda kalmaya dair şikâyetlerinin özü, kötü muamele yasağının ihlal
edildiğine ilişkin olup bu nedenle mezkur iddialar kötü muamele yasağı
kapsamında değerlendirilmiştir.
51. 4675 sayılı Kanun"un 4. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
infaz hâkimliklerinin görevleri arasında hükümlü ve tutukluların ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri,
barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin
sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve
tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem
veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak da
sayılmıştır. Bahsi geçen bu hukuk yolu, başvurucunun şikâyetleri açısından
erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı
sunmaktadır.
52. Somut olayda başvurucunun 4675 sayılı Kanun’un 4. maddesinde
öngörülen kanun yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu görülmüştür.
53. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Kamu Görevinden
Çıkarılmaya İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
54. Başvurucu, KHK ile kamu görevinden çıkarılmasına karar
verildiği için bu işleme karşı gidilebilecek bir yargı yolu bulunmaması
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, savunması alınmadan terör örgütleri ile
iltisak ve irtibatının görülmesi nedeniyle masumiyet karinesinin, yargılama
yapılamadan terör örgütleriyle ilişkisi bulunduğu değerlendirilerek kamu
görevinden çıkarılması nedeniyle adil yargılanma hakkının diğer tüm
güvencelerinin, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecek olmasının
çocuklarının da hayatını etkileyecek olması nedeniyle özel hayata ve aile
hayatına saygı hakkının, bu kapsamda şeref ve itibarının korunması hakkının ve
ayrımcılık yasağının, kamu görevinde çalışarak gelir elde etme ve emeklilik
hakkının elinden alınması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş; ihlallerin ortadan kaldırılması ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
55. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli bir konudaki yapısal ve sistemik sorunlara
çözüm bulmak amacıyla sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik
ilkesi, o konudaki temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol
vasıtasıyla- öncelikle idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân
tanınmasını gerekli kılabilir.
56. 685 sayılı KHK’nın 1. maddesiyle Anayasa"nın 120. maddesi
kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararıyla onaylanan olağanüstü hâl kapsamında, terör örgütlerine veya devletin
millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna MGK"ca
karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka
bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan KHK hükümleri ile tesis edilen
işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Komisyon
kurulmuştur. Sonradan oluşturulan bu başvuru yolunun ulaşılabilirlik açısından
ve başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi yönünden etkili bir
kanun yolu olup olmadığı Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve bu kanun yolunun
tüketilmesi gereken bir başvuru yolu olduğu ifade edilmiştir (Remziye Duman, B. No: 2016/25923,
20/7/2017, §§ 39-47).
57. Somut olayda aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak
anılan kararda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve
yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu sonucuna
varılmıştır.
58. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yakalama ve gözaltı tedbirlerinin hukuki olmadığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Suç isnadıyla ilgili bilgilendirilme yapılmadığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
6. Kamu görevinden çıkarılmaya ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.