
Esas No: 2014/4455
Karar No: 2014/4478
Karar Tarihi: 15.10.2014
Taksirle ölüme neden olma - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2014/4455 Esas 2014/4478 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No: 12 - 2014/56550
MAHKEMESİ : Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO: 20/11/2012, 2011/169 (E) ve 2012/201 (K)
SUÇ : Taksirle ölüme neden olma
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet Savcısının temyizi üzerine yapılan incelemede;
1)Sanık Nuh’un olay tarihinde Ağrı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde icapçı doktor olarak görev yaptığı, ölen Esmer’in 8 aylık hamile olup, baş ağrısı ve baş dönmesi şikayetiyle hastaneye müracaat ettiği, hastaneye gelmeden önce de şikayetleri nedeniyle evinde aspirin içtiği, sanık doktorun muayene sonucu “eks fetus” tespit etmesi nedeniyle öleni sezeryan ameliyatına aldığı, ameliyat sonucu ölenin uyandırılması sırasında ağzından kan geldiği, spontan solunum olduğu ancak şuurunun açılmadığı, muhtemelen anesteziye bağlı komplikasyon ve pulmoner emboli düşünüldüğünden anestezi teknisyeni ile birlikte ölenin yoğun bakım ünitesi bulunan Ağrı Devlet Hastanesine sevk edildiği, yoğun bakım ünitesinde ölenin kanamasının başladığı, ölenin yatışı yapıldıktan sonra yoğun bakım hemşiresi olan tanık F.. M.. tarafından sanık defalarca arandığı halde, telefonunun kapalı olması nedeniyle kendisine ulaşılamadığı, daha sonra tanık Fatma’nın tekrar araması ve sanığa hastanın durumunun kötü olduğunu bildirmesi üzerine de sanığın “hastayı Erzurum’a sevk etmelerini” söylediği, sonra da yoğun bakımda görevli doktor tanık A.. K.. ile sanığın hastanın teşhis ve tedavisi ile ilgili görüştükleri, ölene kan verildiği, müdahale yapıldığı, sanık doktorun da yoğun bakım ünitesine geldiği ancak, ölenin kurtarılamadığı olayda,
Ağrı Devlet Hastanesi’nin 26.11.2008 tarihli yazısı ile “olay tarihinde hastanelerinde kadın doğum uzmanı bulunmadığının, hastanelerinde yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınan hastaların sorumluluklarının hastayı tedavi eden hekime ait olduğunun ve yoğun bakımdan sorumlu hekim bulunmadığının” bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu"nun 25.04.2008 tarihli raporu ile “kişinin ölümünün bebeğin intrauterin ölümü ve plasentanın erken ayrılmasına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin” tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 16.02.2009 tarihli raporu ile de “uygulanan ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğu, ancak sanığın sezeryan sonrası genel durumu iyi olmayan hastasının takibini yapmaması nedeniyle uygulamasının tıp kurallarına aykırı olduğunun" belirlendiği anlaşılmakla,
Yüksek Sağlık Şurası’ndan rapor alınarak, belirlenen ölüm nedenine göre, tedaviden doğan ihmalin katılan bir sebep olarak bağlantısının ve eylem ile meydana gelen netice arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığı hususlarının kesin olarak tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği düşünülmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 50/4. maddesi uyarınca, bilinçli taksirle işlenen suçlardan dolayı hükmolunan uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmekle, sanık müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının bu itibarla kabulüyle hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 15/10/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.