8. Hukuk Dairesi 2018/15993 E. , 2019/600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili; ... 9. İcra Müdürlüğünün 2013/11571 Esas sayılı dosyasında borçlu aleyhine takip başlatıldığını, haciz sırasında davalı üçüncü kişi vekilinin iş yerinin ... AŞ"ye ait olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, taraflar arasında organik bağ olduğunu, borçlunun amacının alacaklıdan mal kaçırmak olduğunu belirterek, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili; müvekkili şirketin takip konusu borçla herhangi bir alakası olmamasına rağmen müvekkiline ait iş yerinde haciz yapıldığını, haciz yapılan otelin bulunduğu alanın müvekkili şirkete tahsis edildiğini, otelde bulunan eşyaların müvekkili firmaya ait olduğunu, davacı tarafın soyut iddialarda bulunduğunu belirterek, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, haczin üçüncü kişi adresinde yapılmış olması nedeniyle ispat yükünün alacaklıda olduğu, alacaklının borçlu ve üçüncü kişi arasındaki bağı ispata yarayacak delilleri net olarak ortaya koyamadığı, borçlu ve üçüncü kişi şirket ortaklarının bir dönem aynı olmasının şu an itibariyle aralarında hukuki veya fiili bir bağ bulunduğunu göstermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK 99. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; 12.08.2014 tarihinde üçüncü kişi adresinde haciz yapılmıştır. Ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde borçlu şirketin 2012 yılında ... ..." adresinde kurulduğu, 10.04.2013 tarihinde adres değişikliği yaparak haciz adresine taşındığı, 21.08.2013 tarihine kadar haciz adresinde faaliyette olduğu , üçüncü kişi şirketin ise 07.05.2012 tarihinde ... Ticaret Odasından, ... Ticaret Odasına kaydını taşıdığı ve haciz adresinde faaliyette olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda üçüncü kişi ve borçlu 10.04.2013-21.08.2013 tarihlerinde aynı adreste faaliyet göstermişlerdir.
Takibe dayanak çek 26.10.2013 ödeme tarihli olarak düzenlenmiştir. Ancak çekin niteliği itibariyle kambiyo senedi olması ve temel borç ilişkisinden bağımsız olması nedeniyle temel borç ilişkisinin ödeme tarihinde doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Borcun ödeme tarihinde doğduğu kabul edilse bile, borçlunun çekin ödeme tarihinden kısa bir süre önce adres değişikliği yaptığı, borçlunun takip tarihinden sonra hacizden önce 27.03.2014 tarihinde yeniden adres değişikliği yaparak sık sık adres değiştirdiği görülmektedir.
Borçlu şirketin kurucu ortaklarının ... olduğu, 21.08.2013 tarihinde ... Ltd. Şti"nin ortaklıktan ayrıldığı, borçlu şirkete ..."in ortak olduğu, ... "in ise borçlu şirketten 2015 yılında ayrıldığı sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Üçüncü kişi şirketin sicil kayıtları incelendiğinde ise; 2012 yılında borçlu şirket ortaklarından...ve ..."in aynı zamanda üçüncü kişi şirkete ortak oldukları, üçüncü kişi şirkette..."in hakim ortak ve yönetim kurulu üyesi olduğu, borçlu şirketten 2015 yılında ayrılan ..."in üçüncü kişi şirkette ortaklığının devam ettiği, borçlu şirkete sonradan katılan...isimli ortağa, üçüncü kişinin hakim ortağı ..."in 12.11.2013 tarihinde üçüncü kişi şirketteki hisselerinin bir kısmını sattığı ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Tüm bu bilgilere göre,..., ... ve ..."in her iki şirketin ortağı olduğu, hatta dava dışı ... Ltd. Şti. (borçlu şirketin eski ortağı) ortaklarının eşit hisse ile ...ve...oldukları, davalı üçüncü kişi şirket ile takip borçlusu şirket arasında organik bağ bulunduğunun ve danışıklı işlemlerle alacaklılardan mal kaçırdıklarının kabulü gerekir. Bu sebeple mahkeme gerekçesinde yer alan borçlu ile 3. kişi arasında organik bağın tespit edilemediği, 3. kişinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kurulduğuna dair iddianın da ispatlanamadığına dair değerlendirmeler dosya kapsamıyla örtüşmemektedir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler doğrultusunda borçlu ve üçüncü kişi arasında organik bağ bulunduğu kabul edilerek alacaklının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.