
Esas No: 2015/12831
Karar No: 2016/9741
Karar Tarihi: 20.12.2016
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12831 Esas 2016/9741 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/02/2015 tarih ve 2011/324-2015/118 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 22/02/2011 tarihine kadar müvekkili ile davalı ...’den oluşan iki ortaklı bir şirket iken, ortakların mevcut hisselerinin bir kısmını diğer davalı ..."e devretmeleri ile işbu davalının da şirkete ortak olduğunu, şirketin müdürlerinin ise, müvekkili ile davalı ... olup, şirketi her konuda münferiden temsil ve ilzama yetkili olduklarını, davalı ..."ın kayınbiraderi olan dava dışı ...’e her biri 15/12/2010 tanzim tarihli ve 1.500.000,00 TL bedelli toplam 3.000.000,00 TL’lik 2 adet bonoyu şirket adına tanzim ederek verdiğini, borcun ise şirket kayıtlarında bulunmadığını ve bonoların düzenlenme sebebinin bilinmediğini, bonoları alan dava dışı şahsın davalı şirket ve senetlerde aval veren konumunda olan davalı ... aleyhine ihtiyati haciz kararı alarak şirketin mallarını haczettirdiğini, daha sonra esas takibe geçildiğini, davalıların 18/05/2011 tarihinde müvekkilinin bilgisi dışında toplanarak şirketin temsil şeklini değiştiren yeni bir karar aldıklarını, başta davalı ... olmak üzere davalı ortakların yetkilerini kötüye kullandıklarını, davalı ...’ın şirket kayıtlarında herhangi bir borç bulunmamasına rağmen müvekkilinin haberi olmadan 2 adet bono keşide ederek şirketi zarara uğrattığını, diğer davalının da davalı ... ile birlikte hareket ederek 18/05/2011 tarihli kararı aldıklarını, müvekkilinin tek başına temsil yetkisini kaldırarak icra takibine karşı açılan menfi tespit davasının şirket adına takip ve devamını engellemeye çalıştıklarını, kararın yok hükmünde olduğunu, şirketin devamında bir yarar görülmemesi nedeniyle fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı şirket ortaklarının yönetim yetkilerini kötüye kullanmaları nedeniyle tedbiren yönetim yetkilerinin kaldırılmasına, bilahare azillerine, hisse devrinin durdurulmasına ve iptaline, davalıların ortaklıktan çıkarılmalarına, şirkete dava sonuna kadar kayyım tayinine, şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında şirketin feshi isteminden vazgeçtiklerini beyan etmiş, birleşen davanın ise, reddini istemiştir.
Asıl davada davalılar ... ve ... vekili, müvekkillerinin şirket aleyhine işlem yaptıkları iddiasının gerçek dışı olduğu, tam tersine davacının şirketi zarara uğrattığını, davacının halen şirkete nakdi sermaye koyma borcunun olduğunu, şirkete karşı muvazaalı eylemlerde bulunup, mal kaçırınca temsil yetkisini değiştirmek zorunda kaldıklarını, davacının müvekkili ..."ün hangi işlemi ile ihlalde bulunduğunu açıklamadığını, karşı tarafın tüm dayanağının bonoya dayalı icra takibi olduğunu, davacının sadece varsayımlara dayalı olarak iddialarda bulunduğunu, iddialarını da ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının müvekkili şirketin imkanlarını kendi çıkarlarına alet ettiğini ve muvazaalı, hileli iş ve eylemlerde bulunduğunu savunarak, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada ise, davalının sermaye ödeme borcunu yapılan ihtarlara rağmen yerine getirmediğini ayrıca, müvekkili şirket eli ile o tarihte davalı üzerine kayıtlı taşınmaz üzerine balık üretim tesisi inşa edilmesinin planlandığını, işin bir kısmının dava dışı ... İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti’ne verildiğini, davalının müvekkili şirkete ödemesi gereken inşaat bedelini hiç ödemediği gibi, üzerine tesis inşa edilen taşınmazı da muvazaalı olarak yakın arkadaşlarına devrettiğini, davacının müvekkili şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, davalının esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere riayet edilerek veya payı esas sermayenin itibari miktarını geçen mallardan ödenerek şirket ortaklığından çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacının, davalılar ... ve ...’ün şirket ortaklığından çıkarılmalarına ilişkin talebi bakımından 6762 sayılı TTK’nın 551/3 m. uyarınca aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı zira, ortağın şirketten çıkarılması istemiyle dava açma hakkının münhasıran şirket tüzel kişiliğine ait olduğu, şirketin fesih ve tasfiyesine dair talebin asıl davada davacı tarafça geri alındığı ve buna davalı tarafın da bir itirazının bulunmadığı, 18/05/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısına davalılar ... ve ..."ün katıldığı, davacının toplantıda hazır bulunmadığı, kararda toplantıya davetin kanun ve ana sözleşmede ön görüldüğü gibi ve gündemi de ihtiva edecek şekilde ortaklara ... PTT"sinden 11/05/2011 tarihinde taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi suretiyle süresi içerisinde yapıldığı ibaresi yer alsa da, ... PTT Merkez Müdürlüğü"nün 16/10/2012 tarih ve 337 sayılı yazılarında, ortaklar kurulu kararında bahsi geçen 11/05/2011 tarihinde ... PTT"si tarafından davacı ortağa iletilmek üzere kabul edilen bir taahhütlü ya da iadeli taahhütlü gönderinin bulunmadığı belirtildiğinden toplantıya çağrı bildiriminin davalı şirket tarafından usulüne uygun şekilde davacıya taahhütlü mektupla yapıldığı yönünde bir delil mevcut olmamakla, 6762 sayılı TTK’nın 538/4 maddesindeki emredici nitelikteki yasal çağrı şartlarının yerine getirilmemiş olması karşısında 18/05/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının batıl olduğunun kabulü gerektiği, birleşen davadaki talep yönünden ise, her ne kadar davalının yapılan ihtarlara rağmen sermaye koyma borcunu yerine getirmediği ileri sürülmüş ise de, davalının Finansbank .... Şubesi’ndeki hesabından 29/06/2012, 31/07/2012 ve 31/08/2012 tarihli, 100.000,00’er TL bedelli ve 29/09/2012 tarihli ve 71.256,38 TL bedelli olmak üzere toplam 371.256,38 TL tutarında 4 adet çeki şirket borcu için dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. lehine tanzim ettiği, kural olarak sermaye borcunun doğrudan şirkete ödeme yapılarak ifası gerekmekle birlikte sermaye borçlusu ortak tarafından şirketin borcu için 3. kişiye yapılan ödemenin ortağın sermaye borcu ile takas edilmesinde herhangi bir engel bulunmadığı, başlangıçta temerrüt söz konusu olmakla birlikte daha sonra anılan çeklerle ve sermaye borcunu aşan miktarda dava dışı 3. kişiye şirket borcu için ödemede bulunulduğu, bu ödemelerin şirket kayıtlarına da intikal ettirilip, davalı hesabına alacak, dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti"ne borç kaydedilmek suretiyle .... İnşaat Ltd. Şti’nin cari hesabının kapatıldığı ayrıca, diğer sebep olarak ileri sürelen arazinin satın alınması aşamasında, alım bedeli ve maliki konumunda davalı ile şirket arasında, inşa edilecek tesisin maliyetinin karşılanması ve sonrasında tesisin şirket tarafından belirli bir süre kullanılması hususları bakımından bir sözleşme veya yazılı başkaca bir belge bulunmadığı ancak, tesisi inşa eden dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti"nin şirket kayıtlarında cari hesabının bulunduğu ve bu kayıtlara göre de davalı tarafından şirket hesabına, dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti’ne 371.256,38 TL ödeme yapıldığı, kalan 1.143.881,38 TL inşaat bedelinin 772.625,00 TL"lik kısmının da şirket tarafından karşılandığı, şirket ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfı bulunmaması karşısında ancak aleyhe delil olarak değerlendirilebilecek oluşu da dikkate alınarak, şirketin, davalıdan alacağının ispatına yeterli olmadığı, şirketin ödenen inşaat giderleri tutarında vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca arazi üzerine yapılan tesisin maliyetini karşıladığı nispette talepte bulunma hakkına sahip olduğu açık olmakla birlikte, şirketin bu alacağının lehine delil vasfı bulunmayan defter kayıtları dışında yukarıda belirtilen şekilde talep imkanının bulunduğu da dikkate alınarak, davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin istemin yerinde olmadığı, keza davalı ortağın çıkarılmasına yönelik bir genel kurul kararının da mevcut bulunmadığı, 18/05/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmiş olması da dikkate alınarak bu durum karşısında ayrıca yönetim yetkilerinden azle dair talep şartlarının mevcut olmadığı gerekçesiyle, asıl davada, davalı şirketin 18/05/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının butlanının tespiti ile bu nedenle kararın iptaline, karar kesinleştiğinde iptal kararının tescil ve ilanına, davalıların ortaklıktan çıkarılmasına dair talebin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, şirketin fesih ve tasfiyesine dair talep geri alınmış olmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların yönetim yetkilerinden azillerine dair talep yerinde görülmediğinden reddine, birleşen davanın da, reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin, asıl davada davalıların ortaklıkların çıkarılmaları ve asıl davada davalı ...’ün yönetim yetkilerinin kaldırılmasına yönelik temyiz istemlerinin, yönetim yetkilerinin azil sebebi olarak diğer davalı ...’ın kayınbiraderi olan dava dışı üçüncü şahsa şirket adına iki adet bono düzenlenmesi ve anılan bonolar uyarınca da şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayanılmış olup, davalı ...’ün işbu eylemle bir ilgisinin bulunmadığı ve hatta bonoların düzenlendiği tarihte ortak bile olmadığının anlaşılmış bulunmasına göre, aşağıdaki (4) ve (5) no’lu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Asıl davada davalı ..., ..., Teknik Sualtı Ltd. Şti. vekillerinin asıl davada, davalı şirketin 18/05/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının butlanın tespiti ile kararın iptaline yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Asıl davada davacı tarafça ortaklar kurulu kararının kendisinin bilgi ve haberi olmaksızın, yokluğunda alındığı iddia edilmiş, mahkemece de ... Ptt Merkez Müdürlüğü’nün 16/10/2012 tarih ve 337 sayılı yazılarında ortaklar kurulu kararında bahsi geçen 11/05/2011 tarihinde ... PTT’si tarafından davacı ortağa iletilmek üzere kabul edilen bir taahhütlü ya da iadeli taahhütlü gönderinin bulunmadığı bildirildiğinden toplantıya çağrı bildiriminin davalı şirket tarafından usulüne uygun şekilde davacıya taahhütlü mektupla yapıldığı yönünde bir delil bulunmadığı ve bu itibarla 6762 sayılı TTK’nın 538/4 maddesi uyarınca emredici nitelikteki yasal çağrı şartlarının yerine getirilmediği gerekçesiyle ortaklar kurulu kararının batıl olduğu kabul edilmiş ise de, öncelikle toplantının çağrılı mı, çağrısız mı yapıldığı, tüm ortaklara çağrı yapılıp yapılmadığı, sadece bir ortak yönünden usulsüz çağrı olup olmadığı belirlenerek, çağrısız olarak yapılmış ise butlan, usulsüz çağrı ile toplanılmış ise, iptal yaptırımına tabi olup, davacıya da muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirmeksizin dava açma imkanı vereceğinin nazara alınması gerektiği gibi, davalı taraflarca, davacıya toplantıya çağrının yapıldığı, buna ilişkin taahhütlü mektubun, PTT takip sorgulama sayfalarının sunulduğunun belirtilmesi karşısında bu deliller üzerinde de durulmaksızın toplantıya çağrı bildiriminin usulüne uygun şekilde davacıya taahhütlü mektupla yapıldığı yönünde bir delil bulunmadığından bahisle yanılgılı değerlendirme ile eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Birleşen davada davacı ... Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Dava, davalı şirket ortağının şirketten çıkartılması
istemine ilişkin olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu talep iki ana sebebe dayanmaktadır. Bunlardan biri, ortağın sermaye borcunu ödememesidir. Şirketin 15/11/2009 tarihli sermaye artırımı kararı gereğince şirket sermayesinin 5.000,00 TL’den 600.000,00 TL’ye çıkartıldığı ve artırılan nakit sermayenin 1/4’ünün 07/04/2010 tarihine kadar, kalanının ise, 31/12/2011 tarihine kadar ödenmesinin kararlaştırıldığı, artırılan sermayenin davacı tarafından ödenmemesi üzerine şirketin 20/05/2011 ve 20/06/2011 tarihlerinde ödeme ihtarında bulunduğu iddia edilmiş ve davacı tarafça sermaye borcunun ödenmemesinin şirketten çıkartılması için haklı sebep olduğu ileri sürülmüş ve mahkemece de, davalı ortağın Finansbank ... Şubesi’ndeki hesabından 371.256,38 TL bedelli 4 adet çeki şirket borcu için dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. lehine tanzim ettiği, kural olarak sermaye borcunun doğrudan şirkete ödeme yapılarak ifası gerekmekle birlikte sermaye borçlusu ortak tarafından şirketin borcu için 3. kişiye yapılan ödemenin ortağın sermaye borcu ile takas edilmesinde herhangi bir engel bulunmadığı, başlangıçta ilk 1/4"lük bölümün ödenmesinde temerrüt söz konusu olmasına rağmen daha sonra anılan çeklerle sermaye borcunu aşan miktarda dava dışı 3. kişiye şirket borcu için ödemede bulunulduğu, bu ödemelerin şirket kayıtlarına da intikal ettirilip, davalı hesabına alacak ve dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti"ne borç kaydedilmek suretiyle ... İnşaat Ltd. Şti"nin cari hesabının kapatıldığı, dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti"ne yapılan ödemenin 3. şahsın borcunu ifa mahiyetinde olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.
Davalı ortağın ortaklıktan çıkartılması için ikinci ana gerekçe olarak davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde şirket eli ile balık üretim tesisi inşa edilmesinin planlandığı, tesisin yapım işinin bir kısmının şirket tarafından ... İnşaat Ltd. Şti."ne verildiği ve taraflar arasında sözleşme imzalandığı, inşaatın bittiği ve yapı kullanma izin belgesi alındığı ancak, davalının inşaattan doğan davalı şirket alacağını ödemediği, başta ticari amaçlarla davalı üzerine arazinin alındığı, şirketin kullanımına bırakılmak üzere arazi üzerinde tesis yapılması istendiği, davalının kendi arazisi üzerine şirket kaynaklarından tesis inşa ettirdiği, alt taşeronun parasını ödeme işinin şirkete yüklendiği, davalının ise, şirkete ödemesi gereken inşaat bedelini hiç ödemediği gibi, üzerine tesis inşa edilen taşınmazı yakın arkadaşına, düşük bedelle muvazaalı olarak devrettiği iddiasına dayandırıldığı, mahkemece işbu iddia yönünden ise; arazinin satın alınması aşamasında alım bedeli ve arazinin maliki konumunda olan davalı ortak ile şirket arasında, arazi üzerinde inşa edilecek tesisin maliyetinin karşılanması ve sonrasında tesisin şirket tarafından belirli bir süre kullanılması hususları bakımından taraflar arasında bir sözleşme ve yazılı bir başkaca belge bulunmadığı ancak, tesisi inşa eden dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti."nin şirket kayıtlarında cari hesabının olduğu ve bu kayıtlara göre de davalı tarafından şirket hesabına dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti."ne 371.256,38 TL tutarında ödeme yapıldığı, kalan 1.143.881,38 TL tutarındaki inşaat bedelinin 772.625,00 TL"lik kısmının da şirket tarafından karşılandığı, şirket ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfı bulunmaması karşısında ancak aleyhe delil olarak değerlendirilebileceğinden şirketin davalıdan alacağının ispata yeterli olmadığı, şirketin ödenen inşaat giderleri tutarında vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca arazi üzerine yapılan tesisin maliyetini karşıladığı nispette talepte bulunma hakkına sahip olduğu açık olmakla birlikte, şirketin bu alacağının lehine delil vasfı bulunmayan defter kayıtları dışında talep imkanının bulunduğu da dikkate alınarak, davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin istemin yerinde olmadığı, keza davalı karşı davacı ortağın çıkarılmasına yönelik bir genel kurul kararının da mevcut bulunmadığı gerekçelerine yer verildiği görülmektedir.
Oysa, öncelikle davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmasa da, davalı dışındaki diğer ortaklar tarafından, şirketin açtığı davaya muvafakat verildiği ve bu itibarla 6762 sayılı TTK’nın 551/3 maddesi uyarınca esas sermayenin yarısından fazlasına sahip ortakların mutlak çoğunluğunun muvafakat vermesi şartının somut olayda gerçekleştiği, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine kurulan tesisin şirket adına yapıldığı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme ya da herhangi bir belge bulunmamakla birlikte davalının taşınmazı üzerindeki tesis ile birlikte kendi adına devrettiği, bu nedenle tesis için ... İnşaat Ltd. Şti’ne verildiği iddia edilen çeklerin apel borcuna mahsup edilmesinin doğru olmadığı kaldı ki, çeklerin karşılıksız olduğu gibi, çeklerle yapılan ödemelerin şirket kayıtlarına da işlendiği .../...
ve kayıtlarda sermaye borcuna mahsup edildiği kabul edilmiş ise de, şirket kayıtlarına davalı tarafından yazıldığı ve diğer ortağın ihtarıyla kayıtlardan çıkartıldığına dair itirazlar da bulunduğu ve bu itirazlar üzerinde de hiç durulmadığı ayrıca, şirket ile dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. arasında tesis inşaatı için sözleşme yapılması ve asıl davada davacı-birleşen davada davalı ...’ın da dava dışı bu firmaya şirket adına ödeme yaptığını ileri sürerek apel borcundan mahsubunu talep etmesi karşısında, taşınmaz üzerindeki tesisin şirket adına yapıldığı da uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmakla, davalının taşınmaz üzerindeki tesisi kendi adına devredip devretmediği, şirket adına devir yapılmış ise ortaklıktan çıkarma için haklı sebep teşkil edeceği değerlendirilmeksizin, davacı tarafça davalının ortaklıktan çıkartılması için haklı sebep olarak ileri sürülen tüm iddialar incelenip, açıldığı iddia edilen hukuk ve ceza dava dosyaları da getirtilmeksizin, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
4- Asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazının incelenmesine gelince davacı tarafından mahkemece verilen 06/06/2011 tarihli tedbir kararına aykırı olarak, davalı ...’ın şirket müdürü sıfatıyla tek başına faturalar düzenleyerek şirkete ait malları 3. şahıslara sattığı iddiası ile ihtiyati tedbir kararına muhalefet suçundan sulh ceza mahkemesinde açılan kamu davasının yasa değişikliği nedeniyle kesinleşen görevsizlik kararı ile mahkemeye gönderilmesine rağmen mahkemece anılan işbu tedbire aykırılık dosyası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamış, bu nedenle de kararın bozulması gerekmiştir.
5- Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin asıl davada davalı ..."ın yönetim yetkilerinin kaldırılmasına yönelik temyiz itirazları ile asıl davada davalı ... vekili ile yine asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... Ltd. Şti. vekilinin asıl davada hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı ..., ... ile Teknik Sualtı Ltd. Şti. vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davalı ..., ... ile Teknik Sualtı Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı ... Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı ... Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... yararına BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı- birleşen davada davalı ..., asıl davada davalı ... ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... Ltd. Şti. vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 20/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.