11. Hukuk Dairesi 2016/944 E. , 2016/9745 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/06/2015 tarih ve 2014/445-2015/527 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında akdedilen 24/12/2012 tarihli Personel Taşıma Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini ve 2013 yılı Mayıs-Haziran aylarına ait taşıma ücretinin faturalandırılarak davalıya gönderildiğini ve davalının faturaya herhangi bir itirazda bulunmadığını ayrıca, davalıya hesap ekstresi ve ihtarlı ödeme talebi de gönderildiğini ve davalının bunlara da itiraz etmediğini, buna rağmen ödeme yapılmaması üzerine davalı aleyhine takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20 inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının alacağına ilişkin ihtarnamesine cevap verildiğini ve faturaların kabul edilmediğinin bildirildiğini, taraflar arasında taşımacılık faaliyetinin bulunduğunu ancak, sözleşmeden kaynaklanan karşılıklı edimlerin ifasına yönelik iddiaların maddi gerçekleri yansıtmadığını, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran 2013 tarihlerine ait faturaların çok daha ileri bir tarih olan 15/11/2013 tarihinde düzenlendiğini ve taraflarına da 05/12/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı tarafından düzenlenen faturaların tek taraflı ve mevzuata aykırı olduğunu, esasen davacının taşıma hizmetini sunmaması nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, dava konusu bazı faturalarda belirtilen hizmet gerçekleşmediğinden ve bazı faturaların da bedelleri banka kanalı ile ödenmiş olduğundan faturaların usulsüz olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 24/12/2012 tarihli taşımacılık sözleşmesi bulunmakta olup, uyuşmazlığın bu sözleşme gereğince sunulan hizmetin bedelinin ödenip ödenmediği hususlarında olduğu, sözleşmenin 24/12/2012-24/12/2013 tarihleri arasında geçerli bulunduğu, takibe konu faturaların Mart-Haziran arası döneme ilişkin düzenlendiği, davalının bu aylara ait hizmet bedelinin Kasım ayında düzenlenmesinin teamüllere uygun olmadığını, bu aylarda ödemenin yapıldığını, borcu bulunmadığını belirterek itiraz ettiği, takibe konu faturalardan birinin Şubat, Mart, Nisan aylarına diğerinin ise, Mayıs ve Haziran aylarına ait olduğu, ticari defter ve belgelerin incelenmesinde, bu aylara ilişkin hizmetin yapıldığı ay ve hemen sonrası ayda fatura düzenlenmediğinin anlaşıldığı, ihtilafın da Şubat-Haziran arası aylara ilişkin faturanın Kasım ayında düzenlenmesinden kaynaklandığı, davalı tarafça hizmetin sunulmadığı da iddia edilmiş ise de, sözleşmede belirlenen bedel dikkate alınarak her ay taşıma hizmetinin sunulduğu ve faturaların kesildiği, ticari ilişkinin bu şekilde devam ettiğinin tespit edildiği, ihtilaflı olan döneme ilişkin de, daha önce fatura düzenlenmediği, birleştirilerek 5 ay için 2 fatura düzenlendiği, davalının ödemelerin dikkate alınmadığına yönelik iddiasının da yerinde olmadığı zira, ileri sürdüğü tüm ödemelerin davacı kayıtlarında yer aldığı, hizmetin yapıldığı tüm aylara ilişkin sözleşmede belirlenen miktardan fatura düzenlenmiş olsa idi, davacının alacağının 35.346,65 TL olacağı, davalı tarafından yapılan tüm ödemeler toplamının ise, 21.417,50 TL olup, hizmetin görüldüğü ancak faturalandırılmadığı hizmet bedelinin 13.929,15 TL olduğu, davalı tarafın iddia ettiği gibi Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin mükerrer fatura düzenlenmesinin söz konusu olmadığı, davalının yaptığı tüm ödemelerin ayrı ayrı kayıtlarda yer aldığı, özellikle 4.300,00 TL’lik ödemenin davacı kayıtlarında bulunmadığı iddiasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptali ve takibin devamına, takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, alacağın %20’si olan 2.635,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşıma ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 294/3 madde ve fıkrasında "Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur." aynı Yasa"nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Bu itibarla, davacı tarafça 2013 yılı Mayıs-Haziran aylarına ait taşıma ücretine ilişkin faturaya dayalı başlatılan takip ve takibe yönelik itirazın iptali olarak açılan işbu davada, mahkemece gerekçe kısmının bir bölümünde ""...Takibe konu faturalar Mart-Haziran arası döneme ilişkin taşımacılık hizmetine karşılık düzenlenmiştir...."", bir bölümünde ""... takibe konu faturalardan birisinin Şubat, Mart, Nisan aylarına ait taşımacılık bedeli olduğu, diğerinin ise, Mayıs ve Haziran aylarına ait taşımacılık bedeline ilişkin düzenlendiği anlaşılmıştır..."" , bir bölümünde ise, ""İhtilaflı olan döneme ilişkin de daha önce fatura düzenlenmediği birleştirilerek 5 ay için 2 fatura düzenlendiği anlaşılmıştır...."" şeklinde takip ve dava konusu alacağa ilişkin çelişkili ifadelere yer vermek sureti ile verilen, yukarıda belirtilen ve hükümde olması gereken yasal unsurları içermeyen, denetime elverişli de olmayan hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.