
Esas No: 2014/24798
Karar No: 2017/1044
Karar Tarihi: 06.02.2017
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/24798 Esas 2017/1044 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 18.02.2008 tarihinde eşi davalı ..."a, ..."ın da bu taşınmazın 1/2 hissesini 26.09.2011 tarihinde borçlu ..."ın kardeşinin eşi davalı ..."a sattığını belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar vekili, satışın gerçek satış olduğunu, taşınmazın üzerindeki hacizlerle birlikte satın alındığını, dava açma süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, 11/02/2008 tarihinde yapılan ihtiyati hacizde haczi kabil mal bulunamadığı ve borçluların borcu ödeyecek malvarlıkları bulunmadığını beyan ettikleri, davalı ..."nın borçlu ...."in eşi, diğer davalı ..."un ise kardeşinin eşi olduğu gözetildiğinde yapılan tasarrufların bağış hükmünde olduğu, icra dosyasındaki tapu kayıtlarındaki taşınmazları üzerinde çok sayıda haciz bulunduğu, ihtiyati haciz tutanağı muvakkat aciz belgesi niteliğinde olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği (İİK.md.283/1), bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı, bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmeli, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalı, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin de takdir olunmalıdır. İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği, İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekmektedir.
İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin (İİK.143) veya geçici (İİK.105/II) aciz belgesinin bulunması gerektiğidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Somut olayda, davalı borçlu.... ve dava dışı diğer borçlu ....."in 3/8"er hisse sahibi olduğu dava dışı .... ..... ..Mevkii 850 ada 18 parsel üzerinde davacı bankanın 22.6.2006 tarihli 500.000 TL ipoteği olduğu, kıymet takdiri sonucu anılan taşınmaza yaklaşık 800.000 TL değer biçildiği, davacı bankanın alacağının 317.098,33 TL olduğu gözönüne alınarak davacının eldeki davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunup bulunmadığının değerlendirmesi, hukuki menfaati yoksa davanın hukuki yarar yokluğundan reddine aksi durumda hukuki menfaatinin bulunması halinde yani ipotek bedelinin takip konusu alacağı karşılamaması durumunda davalı borçlu ..... ve dava dışı borçlu .... adına kayıtlı 17 adet (ipotekli taşınmazda dahil) taşınmaz ile.....adına iki, dava dışı .... adına beş adet araca davacı banka tarafından haciz konulduğu, haciz konulan taşınmazda davacı haczinin genel olarak 1, 2, 3. sıralarda olduğu kıymet takdiri sonucu taşınmazlara 2.757,342,00 TL değer biçildiği, (anılan taşınmazlar üzerinde dava dışı bankalara ait 2005-2006 yıllarına ait ipotekler var ise de ipotek konusu banka alacaklarının belli olmaması ve davalıların .... A.Ş ve.... dışındaki bankaların borçlarını ödediklerini belirtmeleri nedeniyle) ve taşınmazların satış aşamasında olduğu anlaşıldığından davacı vekiline kat"i aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi kat"i aciz belgesi
sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde ise yedi adet aracın trafik kayıtları ve kasko değerleri istenerek değerinin belirlenmesi, onyedi adet taşınmaz üzerindeki haciz ve ipotek borcunun ilgili banka ve icra müdürlüklerinden sorularak davalı borçlunun mevcut malvarlıklarına göre aciz halinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre adı geçen davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 06/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.