Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/23129
Karar No: 2017/1053
Karar Tarihi: 06.02.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/23129 Esas 2017/1053 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/23129 E.  ,  2017/1053 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlu ..."ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazları 24.05.2012 tarihinde diğer davalı yeğeni ..."a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, aciz vesikası bulunmadığını, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli ve tapu kaydına güvenerek, gerçek bedelini de ödemek suretiyle taşınmazları aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., yetki ve zamanaşımı itirazının bulunduğunu, aciz vesikasının bulunmadığını, borca yetecek miktarda mal varlığının araştırılmadığını, taşınmaz satışının borcun doğum tarihinden önce olduğunu, bedeli banka havalesi ile ödenmek suretiyle taşınmaz satışının yapıldığını, muvazaa iddiasını kabul etmediğini belirtmek suretiyle davanın reddini savunmuştur,
    Mahkemece; dava, İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmek suretiyle, davalı borçlu ..."ın, mal varlığının bulunmadığını beyan ettiği, Bozova İlçesi İkiz Köyü"nde 40 m2"lik kerpiç evin, 1/4 hissesi dışında kayıtlı mal varlığına rastlanılmadığı, bu hissenin de, borç miktarı itibariyle borcu karşılamayacağının açık olduğu, böylelikle yerleşmiş
    Yargıtay içtihatları uyarınca davacı için aciz vesikası koşulunun gerçekleştiği, tasarrufun iptaline konu temlikin, borcun doğumundan önce yapıldığı, davalı ..."ın, diğer davalı borçlu ..."ın yeğeni olduğu, taşınmazların devir bedellerinin, piyasa rayiçlerinin aşağısında olduğu, tasarrufun haciz tarihinden itibaren geriye doğru 2 yıllık zaman dilimi içerisinde yapıldığı anlaşıldığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulü ile borçlu davalı ... ile davalı ... arasında 24/05/2012 tarihinde yapılan, .... İli.... İlçesi .... (Köyü)"nde tapuya kayıtlı olan 309, 334, 396, 399, 424, 467 ve 625 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki, davalı ..."a intikaline ilişkin tasarrufun iptaline, dava konusu .... İli .... ilçesi... Mahallesi (Köyü)"nde tapuya kayıtlı olan 463 parsel sayılı taşınmazın, dava açılmadan önce, dava dışı 4.kişiye satılmış olması nedeni ile sözkonusu taşınmaz yönünden açılmış olan davanın, husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, Borçlar Kanunu"nun 19.maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi kendilerini ve hakimi bağlamaz hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir.
    Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil
    edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
    Davanın TBK"nın 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK 277 ve devamı maddelerinde yer alan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi isabetli görülmemiştir.
    Kişilerin dava hakkı Anayasanın 36. maddesiyle teminat altına alınmış olup, “hukuki yarar” ile sınırlıdır. HMK.nın 114/h maddesinde düzenlenen hukuki yarar, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece re"sen araştırılacak hususlardandır. Tüm davalarda olduğu gibi muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında da HMK’nin 114. maddesinin (h) bendinde yazılı davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması zorunludur. Tasarrufun 24.05.2012 tarihinde gerçekleştirildiği, borcun kaynağı olarak gösterilen fıstık teslim fişlerinin ise, 06.11.2013 ve 05.12.2013 tarihli olduğu görülmekte, mahkeme gerekçesinde de bu husus tasarrufun iptaline konu devrin borcun doğumundan önce yapıldığı şeklinde belirtilmektedir.
    Bu halde, 06.11.2013 ve 05.12.2013 tarihli satış fişlerine konu alacağın, tasarrufun yapıldığı 24.05.2012 tarihinden önce var olup olmadığı, bir başka anlatımla davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususunun, her iki tarafın ticari defter, kayıt ve konuya ilişkin sunulacak tüm belgeler üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılıp alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de, İİK 277 ve devamı maddelerine göre değerlendirme yapılarak tasarrufun iptaline konu satışın, borcun doğumundan önce yapıldığı tespitine karşın bir kısım taşınmazlar yönünden tasarrufun iptali şeklinde kısmen kabul kararı verilmesi de isabetsiz bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."dan geri verilmesine 06/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi