
Esas No: 2014/3695
Karar No: 2014/14425
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/3695 Esas 2014/14425 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı; kendisine ait dairenin eklentisi niteliğinde bulunan depoların mülkiyetini, yeğeni olan davalı ile aralarındaki inanç sözleşmesi gereğince intifa hakkı kendisinde kalmak kaydı ile 31/08/1979 tarihli belge ile davalıya ait 17 no’lu dairenin eklentileri olarak tapuya kayıt yapıldığını, ancak 17 no’lu dairenin daha sonra dava dışı kişiye 02/12/2010 tarihinde satıldığı için kendisinden depoların tahliyesinin istenildiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacı ile aralarındaki inanç sözleşmesini inkar ederek, depoların bedeli ödenmek kaydı ile satın alındığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının temyiz itirazına gelince; Davacı eldeki dava ile davalı ile arasındaki bulunduğunu ileri sürdüğü inanç sözleşmesi gereğince aslında kendisine ait olan fakat tapuda davalı adına kayıtlı bulunan depoların tahliyesi nedeni ile uğradığı zararın tahsili için eldeki davayı açmış olup, mahkemece kısa karar ile davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verildiği belirtilmiş ise de,
2014/3695-14425
12.03.2013 tarih ve 2011/94 Esas ve 2013/111 karar sayılı kararın gerekçe bölümünde;
“Taraflar arasındaki satışın kayıtsız şartsız satış olsa idi 10/09/1979 tarihli karşılıklı muvafakat cinsinden sözleşmeye ihtiyaç duyulmayacağı, inşaat müteahhidi olan davacının dava konusu depolara ihtiyacı olduğundan depoların ana bölümü olan 1 numaralı daireye müşteri çıkması sebebiyle, davacının depoları 1 numaralı bağımsız bölümden ayrı olarak “güvendiği yeğenine” ait 17 numaralı bağımsız bölüm daireye eklenmesini uygun gördüğü, davalının da bu teklifi kabul ettiği, yine 31/08/1979 dan 17 numaralı bağımsız bölümün satıldığı üçüncü şahsa satıldığı 02/12/2010 tarihine kadar davacının depoları kullanmaya devam etmesi, davalı kayıtsız şartsız devr almış olsa intifa hakkını kullanmak isteyebileceği, ancak davacının dayısı olduğu için rıza göstermiş de olabileceği, faydalanmanın bugüne kadar devam etmesinin inançlı işlemin varlığına karine teşkil edebileceği” şeklindeki ifadelerin dosya kapsamı ile örtüşmediği gibi mahkemenin kısa karardaki ret gerekçesi olarak gösterdiği kabule de uygun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının eldeki davasının ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmesi yeterli iken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de netice itibariyle doğru olan hükmün onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle sonucu itibariyle doğru olan kararın bu gerekçe ile davalı lehine DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 24.30 TL harcın davalıya iadesine, 5.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.