
Esas No: 2013/3735
Karar No: 2013/3735
Karar Tarihi: 22/1/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GÜRCAN KALAYCIOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/3735) |
|
Karar Tarihi: 22/1/2015 |
R.G. Tarih- Sayı: 5/6/2015-29377 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Alparslan ALTAN |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Bahadır YALÇINÖZ |
Başvurucu |
: |
Gürcan KALAYCIOĞLU |
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Ankara
garnizonundan Diyarbakır garnizonuna yapılan atama işleminin iptali istemiyle
açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından reddedilmesi
sonucu, Anayasa"nın 41. maddesinde düzenlenen aile bütünlüğünün ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 4/6/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 25/7/2014 tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm kararı
alınması gerekli görüldüğünden, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK) emrinde uzman çavuş olarak görev yapmaktadır.
6. Başvurucu, 1998-2000 yılları
arasında Diyarbakır garnizonunda, 2000-2012 yılları arasında Ankara
garnizonunda görev yapmış, 2012 yılı atamaları kapsamında Diyarbakır 8. Ana Jet
Üs Komutanlığı emrine atanmıştır.
7. Başvurucu, garnizon dışına
atanma talebi olmadığı halde Diyarbakır garnizonuna atandığı, eşinin halen
Ankara Üniversitesinde şef kadrosunda çalıştığı, Dicle Üniversitesinde eşinin
kadro ve derecesine uygun boş kadro bulunmadığının şifahi olarak bildirildiği,
atama nedeniyle aile bütünlüğünün tehlikeye girdiği, psikiyatrik tedavi gördüğü
için silahsız görev yapması gerektiği yönünde raporunun bulunduğu, 4"üncü Üs
Komutanlığında 12 yıldan fazladır görev yapan personel bulunduğu ve öncelikle
bu kişilerin atanmaları gerektiği, keza eş ve çocuk mazeretleri ile bazı
personelin isteği doğrultusunda atama yapılırken kendisinin eşine yönelik
mazeretinin nazara alınmadığı hususlarını ileri sürerek, atamasının iptali
istemiyle AYİM Birinci Dairesinde iptal davası açmıştır.
8. AYİM Birinci
Dairesi15/11/2012 tarih ve E.2012/769, K.2012/1209 sayılı kararıyla davanın
reddine karar vermiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:
“…
Bu veriler karşısında objektif olarak tespit edilen sıralama
dahilinde, sırasının geldiği için ikinci kez 4"üncü derece garnizona atandığı
anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
sonucuna varılmıştır. Davacının safahatında ikinci kez Diyarbakır garnizonuna
atanmış olmasının (ilk hizmetinin eksik olduğu da nazara alındığında) işlemi
hukuka aykırı kılmayacağı; keza atandığı garnizonda tedavisini sürdürebileceği
hastaneler bulunması nedeniyle bu bakımdan bir mağduriyetinin söz konusu
olmadığı; rahatsızlığı nedeniyle silahla görev yapamayacağı olgusunun ise
idarenin takdir yetkisi kapsamına girdiği değerlendirilmiştir.
Davacı eşinin Diyarbakır garnizonunda kadrosunun
bulunmadığını ileri sürmüş ise de, bu konuda yazılı
bir belge sunmadığı gibi, atama mevzuatı uyarınca personelin eşlerinin
durumunun emsallerine nazaran avantaj sağlamayacak şekilde kadro ve imkanlar
ölçüsünde nazara alınacağından dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka
aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan davacının emsal gösterdiği personelden bir
kısmının eksik 4 ve 5"inci derece hizmeti bulunmaması nedeniyle 2012 yılı
atamalarında 4 ve 5"inci derece garnizona atanmadıkları; bir kısmının halen 4
ve 5"inci derece garnizonlarda görevlerine devam ettikleri anlaşılmakla dava
konusu işlemde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine
varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
1. Hukuki dayanaktan yoksun davanın REDDİNE,
…”
9. Bu karara karşı yapılan
karar düzeltme başvurusu da aynı Dairenin 30/4/2013 tarih ve E.2013/452,
K.2013/505 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
10. Karar başvurucuya 14/5/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu Anayasa
Mahkemesine 4/6/2013 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.
B. İlgili
Hukuk
12. Anayasa’nın 128. maddesinin
ikinci fıkrası şöyledir:
“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri
ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.(Ek Cümle:
7/5/2010-5982/12 md.) Ancak, malî ve sosyal haklara
ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”
13. 18/3/1986 tarih ve 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 18. maddesi şöyledir:
“Uzman erbaşlar, sözleşme süreleri içinde değişik bölge ve
garnizonlara Türk Silâhlı Kuvvetlerinin hizmet
ihtiyacı esas alınmak suretiyle atanma ve yer değiştirme işlemlerine tâbi
tutulurlar veya kurs dahil geçici görevle görevlendirilirler. Bu şekilde atanan
veya geçici görevle görevlendirilenlere ve ayrıca terhislerinden sonra uzman
erbaş olarak atananlarla kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin
bitiminde ayrılanlara 6245 sayılı Kanun ve Bütçe Kanunu esaslarına göre
harcırah verilir. Geçici görevlendirmelere ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/1/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 4/6/2013 tarih ve 2013/3735
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, eşinin 14/7/1965 tarih
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"na tabi olarak Ankara Üniversitesi
İletişim Fakültesi Basımevi Müdürlüğünde şef kadrosunda görev yaptığını, Dicle
Üniversitesinde kadrosunun bulunmadığını bildirmesine rağmen aile bütünlüğünün
dikkate alınmayarak idarece beş yıllık süreden az olmamak üzere Diyarbakır
iline atamasının yapıldığını, Diyarbakır garnizonunda göreve başlamasından
sonra Milli Savunma Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı dâhil olmak üzere
yaklaşık otuz kamu kurum ve kuruluşuna resmi dilekçeyle başvurup eşinin
Diyarbakır iline atamasının yapılmasını talep ettiklerini fakat tüm
başvurularının, eşinin çalışabileceği bir kadronun bulunmadığı gerekçesiyle
reddedildiğini, çocuğunun Ankara ilinde devam eden tedavisini eşinin tek
başında yüklenmek zorunda kaldığını, eşinin Diyarbakır ilinde çalışabileceği
bir kadronun bulunmamasına rağmen kendi atamasının bu ile yapılması ve bu
işleme karşı açtığı davanın reddedilmesi sonucunda Anayasa"nın 41. maddesinde
düzenlenen aile bütünlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
16. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, eşinin Diyarbakır iline atamasının yapılamadığını, çocuğunun Ankara
ilinde devam eden tedavisini eşinin tek başına yüklendiğini, atama yapılırken
kendisinin ve aile fertlerinin huzur ve refahının dikkate alınmadığını, atama
işleminin iptali istemiyle açtığı davanın ise reddedildiğini belirterek, atama
nedeniyle aile bütünlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
17. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkına Kanun’un 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
19. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve
özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin
ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal
makamların görevidir. Bu nedenle, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar
tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 16).
20. Bu nedenle Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa
Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve
yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi
ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava
ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 17).
21. İdari işlemlerden kaynaklanan
hak ihlallerinin giderilmesi için öncelikle idari yargıda dava açılması
gerektiği, olağan kanun yolları tüketildikten sonra hak ihlali hâlâ devam
ediyorsa ancak bu takdirde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunulabileceği açıktır. ( B. No: 2012/26, 26/3/2013,
§§ 16-19).
22. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, Diyarbakır iline ataması yapılırken kendisinin ve aile fertlerinin
huzur ve refahının dikkate alınmadığını, başka bir kamu kurumunda kamu
görevlisi olan eşinin Diyarbakır iline atamasının yapılamadığını ileri sürmüş
ise de, AYİM Birinci Dairesi kararına bakıldığında (§ 8); başvurucu tarafından
dava dosyasına eşinin Diyarbakır ilinde çalışabileceği kadronun bulunmadığına
yönelik iddia dışında herhangi bir belge sunmadığı, bu sebeple de AYİM Birinci
Dairesinin, başvurucunun aile bütünlüğüne yönelik hukuki bir inceleme
yapmayarak davanın reddine karar verdiği görülmektedir.
23. Bu durumda, başvurucunun ilk
derece yargılaması sırasında, aile bütünlüğünün sağlanmadığına yönelik iddiası
dışında hukuki olarak değerlendirilebilecek bilgi ve belgeleri sunmadığı, bu
sebeple anayasal haklarının ihlali iddialarını hukuk sisteminin belirlediği
usul ve şartlar dâhilinde bireysel başvuru öncesinde usulüne uygun bir şekilde
ileri sürerek, ilgili başvuru yollarını tüketmediği anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan nedenlerle, ihlal
iddiasının yetkili derece mahkemeleri önünde tanınan başvuru yolları usulüne
uygun olarak tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
22/1/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.