17. Hukuk Dairesi 2015/2748 E. , 2017/1474 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili tarafından konut sigortası ile sigortalanan konutun, davalıların maliki ve kiracısı olduğu üst kattaki taşınmazın mutfak kısmında prizde takılı olarak unutulan elektrik mutfak eşyasının kısa devre yapması sonucu çıkan yangın sonucu sigortalı konutta meydana gelen zarar için müvekkili tarafından sigortalısına 31/07/2012 tarihinde ödenen 9.853,00 TL hasar tazminatından şimdilik 9.800,00 TL hasar tazminatının ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsilini talep etmiş, 18.04.2014 havale tarihli dilekçesiyle davalı ...’ın HMK 124/3. madde gereği maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan şekilde davalı ... (... oğlu) olarak değiştirilmesi için taraf değişikliği isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin ne malik, ne kiracı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davacı tarafça davadan önce davalı ...’ya gönderilen ihtara malik olunmadığından bahisle itiraz edildiği halde işbu davanın açıldığını, cevap dilekçelerinde de aynı husus belirtildiği halde son celseye kadar taraf değişikliği yapılmadığını, isim tashihiyle davaya yeni bir kişi eklenemeyeceğini, müvekkili ... hakkında ayrı dava açılması gerektiğini beyanla davanın husumetten reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ...’nın reşit olmayıp müstakilen dava edilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava işyeri sigortasına dayalı olarak yapılan ödemenin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda davacı sigortacı dava dilekçesinde davalı kiracı ...’e de husumet yönelterek sigortalısına ödediği tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsilini talep ettiği halde, mahkemece bu davalı bakımından gerekçede hiçbir değerlendirme yapılmaması ve hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de; davacı yangın raporunda malik olarak belirtilen ...’ı dava dilekçesinde davalı malik olarak göstermiş, dosya içerisine aldırılan tapu kaydına göre malikin ... (...’ın oğlu) olduğunun anlaşılması üzerine 18.04.2014 havale tarihli dilekçesiyle davalı ...’ın HMK 124/3. madde gereği davalı ... olarak değiştirilmesi için taraf değişikliği talebinde bulunmuş, mahkemece davalı ...’ın reşit olmadığı, müstakilen dava edilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davalı küçük ...’nın temsilindeki eksikliğin giderilmesi için davacıya mehil verilmeksizin yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.