17. Hukuk Dairesi 2014/18250 E. , 2017/1475 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkilinin yaya murisine kusurlu olarak çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, murisin müvekkilinin eşi olduğunu, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, elem çektiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden, 100 TL maddi tazminatın davalı ... şirketinden dava tarihinden, sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 4.365,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin araç kiralama faaliyeti ile iştirak ettiğini, kazaya karışan aracın uzun süreli araç kira sözleşmesi ve sözleşme değişikliği protokolüyle dava dışı şirkete 36 ay süre ile kiralanıp teslim edildiğini, fiili hakimiyetinin kendilerinden bulunmadığını, işleten sıfatı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Şirketi vekili dilekçe ve beyanlarında özetle; zira davacıya ..."dan maaş bağlandığını, maddi tazminat alacağının bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, ... tarafından davacıya aylık tahsis edildiğini, gelir kaybı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalılar ...Sigorta A.Ş ve ... yönünden; davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebi yönünden; 4.365,50 TL maddi tazminat alacağının davalı ... şirketi yönünden başvurunun reddedildiği 09/03/2009 tarihinden, davalı ... yönünden ise haksız fiil tarihi olan 16/01/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden 4.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı ...Ş yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan
hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 22/05/2014 tarihli kısa kararda "Davalılar .... Sigorta A.Ş. ve ... yönünden: maddi tazminat talebinin kabulü ile; 4.365,50 TL maddi tazminat alacağının davalılardan ....Sigorta A.Ş. yönünden 09.03.2009 tarihinden, davalı ... yönünden haksız fiil tarihi olan 16/01/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden, 4.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."dan haksız fiil tarihi olan 16.01.2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalılardan .... Turizm A.Ş. yönünden davanın reddine," denildiği halde, gerekçeli kararda "Davalılar .... Sigorta A.Ş ve ... yönünden; davanın kısmen kabulü ile 1-maddi tazminat talebi yönünden; a-4.365,50 TL maddi tazminat alacağının davalı ... şirketi yönünden başvurunun reddedildiği 09/03/2009 tarihinden, davalı ... yönünden ise haksız fiil tarihi olan 16/01/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden a-4.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı ...Ş yönünden davanın reddine," karar verilmiş, hükmün gerekçesinde ise manevi tazminata haksız fiil tarihi olan 16.01.2009 tarihinden itibaren faiz işletildiği belirtilmiştir.
Bu durum HMK"nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı
uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Kabule göre de; çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez.
Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda pasif dönemde olan 81 yaşındaki muris için asgari ücretin esas alındığı ancak asgari geçim indiriminin dahil edildiği anlaşılmaktadır. Pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden, mahkemece aynı bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.