
Esas No: 2016/18824
Karar No: 2017/8179
Karar Tarihi: 29.05.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/18824 Esas 2017/8179 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki önlem nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 13 yıllık evliliklerinden 2004 doğumlu bir kız çocuklarının olduğunu, davalının kusurlu eylemleri nedeniyle 2011 yılında boşandıklarını, vaatleri üzerine yeniden evlendiklerini ancak davalı kocanın kusurlu hareketlerine devam ettiğini, müşterek çocukla ilgilenmediğini ve evi de terk ettiğini belirterek davacı ve müşterek çocuk için ayrı ayrı 1500.-TL "den toplam 3.000.-TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının eş olarak üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk 2004 doğumlu Elif İrem yararına aylık 400.-TL, davacı kadın yararına ise aylık 300.-TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-) Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; taraflar hakkındaki sosyal ekonomik durum araştırmasına göre davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, kızı ile yaşadığı; davalının ise emekli olup 1.100.-TL maaş aldığı, adına kayıtlı ticari taksisinin olduğu, tanık ifadelerinden adına kayıtlı taşınmazların olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafaka bir miktar az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı kadın ve müşterek çocuk lehine daha uygun miktarda nafakalara hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.