8. Hukuk Dairesi 2013/4551 E. , 2014/3411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Zara Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2012
NUMARASI : 2009/542-2012/265
M.. A.. ile Hazine ve Kevenli Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Zara Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 02.10.2012 gün ve 542/265 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 13.11.2009 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, bu yerin kadimden beri eklemeli zilyetliğinin davacı ile ara ve dip murislerinde olduğunu, taşınmaz üzerinde davacının babasından kalma en az kırk yıllık bir evin bulunduğunu açıklayarak Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, kadastro tespitinin doğru olduğunu, bu yerde davacının zilyetliğinin bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel kişiliği temsilcisi davacının iddialarının doğru olduğunu söylemiştir.
Mahkemece, yapılan keşif dosyada mevcut ziraatçi ve fen bilirkişiler raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak davacının davasının kabulüne, dava konusu 118 ada parsel sayılı taşınmazın 1.054,67 m2, mera niteliğindeki Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 03.09.2012 havale tarihli fen bilirkişilerinin krokisinin kararın eki sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde Hazine vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu 118 ada parsele ilişkin kadastro tutanağının onaylı fotokopisi getirilmiştir. Senetsizden, mera niteliğiyle, 1.054,67 m2 olarak, 17.12.1999 tarihinde, orta malı olarak tespit yapılmış, dava açılmadığından 25.05.2000 tarihinde kesinleştirilmiştir. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının onaylı fotokopileri dosya içerisindedir. Mahallinde keşif yapılmıştır. Dinlenen yerel bilirkişiler dava konusu yerin kendilerini bildiklerinden beri davacının babası A.. A..’a ait olduğunu, ona da kendi babasından kaldığını, A.. A..’ın bir oğlu ve kızlarının bulunduğunu, buranın köy merası olmadığını, fakat köyün merasının neresi olduğunu bilmediklerini söylemişlerdir. Davacı tanıkları ise, dava konusu yerin köy merası olmadığını, aslında köy merasının bu parselin kuzey doğu tarafındaki yamaçta bulunduğunu, bu yerin önceden davacının babasına ait olduğunu açıklamışlardır. Mahkemece, yapılan gözlemde: taşınmaz üzerinde tek katlı betonarme ev ve ona bağlı müştemilat olduğu, çevresinde köy evlerinin bulunduğu, taşınmaz üzerinde on yaş ve üzeri kavak ağaçlarının bulunduğu gözlemlenmiştir. Davacı vekili, keşif zaptındaki imzalı beyanında bu yerin sağlığında davacıya babası tarafından pay edilerek verildiğini açıklamıştır. Keşifte görevlendirilen ziraatçi bilirkişi: taşınmazın üçüncü sınıf toprak yapısında, kültür tarımına elverişli üzerinde hali hazır durumu ile çayır bitkilerinin bulunduğu ve 15 yaş üzeri 25-30 adet kavak ağacı ile bir adet ev mevcut olduğu rapor edilmiştir. Fen bilirkişiler 31.08.2012 tarihli krokili raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının incelenmesinde; mera niteliğiyle tespit ve tescillerinin yapıldığı anlaşılmıştır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında ‘mera’ niteliğiyle tespit ve tescili yapılan taşınmazın kadim veya tahsisli mera olup olmadığı ve zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün bulunup bulunmadığında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak, kadim meraların niteliği yetkili kurullarca değiştirilmediği sürece zilyetlik ve imar ihya yoluyla kazanılması mümkün değildir. Tahsisli mera olarak belirlenen yerlerin ise, tahsisten önceki niteliği ve tahsisten önceki imar ihya ve zilyetlik durumunun araştırılıp belirlenmesi ve ondan sonra sonucuna göre koşulları oluşmuş ise iktisabı mümkündür. Somut olayda, mahalli bilirkişiler komşu köylerden belirlenmesine rağmen sadece nizalı taşınmazın kullanım durumu hakkında bilgileri alınmış, bu yerlerin kadastrodan önceki niteliğinin ne olduğu ve özellikle doğu ile kuzey doğu yönünde bulunan 118 ada nolu mera parsel ile bir bütünlük arz edip arz etmediği net bir biçimde araştırılmamış ise de, yapılan yargılamalar sonucunda özellikle 118 ada nolu parsellere ilişkin şahıslar tarafından açılan kadastro tespitlerinin itirazına ilişkin davalar ret ile sonuçlanmış ve o yerler mera özel siciline yazılmışlardır. Dava konusu yerin de bu parsellerle bir bütünlük arz ettiği izahtan varestedir. Mera parseli üzerine ev yapılması veya ağaç dikilip yetiştirilmesi o yerin niteliğini değiştirmez ve zilyetlikle kazanılmasına hukuki sebep teşkil etmez.
Hal böyle olunca, Zara Kadastro Mahkemesi"nin 22.10.2004 tarih 2002/23 Esas 2004/02 Karar sayılı 118 ada parselle ilgili kesinleşen kararı, aynı Mahkemenin 22.10.2004 tarih 2004/07-05 Esas ve karar sayılı Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nce onanarak kesinleşen 118 ada nolu parsele ilişkin kararı, aynı Mahkemenin 12.11.2004 tarih 2004/08-04 Esas ve karar sayılı 118 ada nolu parsele ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"nin onama kararı ile kesinleşen kararları dikkate alınarak dava konusu parselin de bu parseller arasında ve onlarla bir bütün olduğu belirlenmekle davacının davasının reddine karar vermek gerekirken kesinleşen ve dosya içersinde bulunan mahkeme kararları, somut olgular göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile mahalli mahkemenin kararının 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.