8. Hukuk Dairesi 2013/4941 E. , 2014/3413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2007
NUMARASI : 2000/179-2007/57
Z.. Ş.. ve müşterekleri dahili davacılar Ö.. T.. ve müşterekleri ile Hazine, Belediye Başkanlığı ve A.. M.. adalarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 21.03.2007 gün ve 179/57 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, TMK"nun 713/2. maddesinde düzenlenen tapu kütüğünden maliklerin kim olduğunun anlaşılamaması hukuki nedenine dayanarak parsel sayılı taşınmazın ölü A.. M.. adına kayıtlı payının tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ile davalı Belediye vekili, yargılama oturumlarındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece; TMK"nun 713/2. maddesinde yazılı bulunan zilyetlikle kazanma koşullarının davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu nolu parselde ölü A.. M.. adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK"nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK"nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.
Somut olayda; dava konusu parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı ölü A.. M.. adına kayıtlıdır. Kadastro tutanağının edinme sütununda 1/2 pay sahibi olan F.."nın babasının adının A.. olduğu ve 30 yıldan beri söz konusu taşınmazı zilyetliğinde bulundurduğu belirtildiğine göre, dava yoluyla adına kayıtlı payın iptali ve tescili istenen A.. oğlu F.. tapu kütüğünde bilimeyen kişi olmayıp aksine Kanunun aradığı anlamda bilinen kişidir.
Kayıt malikinin mirasçılarının belirlenememesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi, adresinin saptanamaması gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünden maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tarafından tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır. Saptanan somut ve hukuki olgular ile yerleşmiş içtihatlar karşısında davanın maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayanılarak açıldığı ve payının iptali istenen kayıt malikinin bilinen kişi olduğu anlaşılmakla Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken; maddi olgu, dosyadaki deliller ve konuyla ilgili yerleşmiş içtihatlar gözardı edilerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nın Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.