17. Hukuk Dairesi 2014/15194 E. , 2017/1660 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının maliki olduğu taşınmazda çıkan yangının söndürülmesi sırasında sıkılan suların alt kata inerek, davacının sigortaladığı konuta zarar verdiğini, sigortalılarına 4.250,00 TL. hasar bedelini 14.05.2010"da ödediklerini, ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, davalının haksız itirazının iptalini ve % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, zarara sebep olan yangının, davalının dairesindeki tadilat sırasında meydana geldiğini, tadilatı yapan firmanın zarardan sorumlu olduğunu, davalının kusuru bulunmadığını, açılan ceza davasında davalının beraat ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile ... 7. İcra Müdürlüğü"nün 2011/1713 sayılı takip dosyasında, itirazın 2.125,00 TL. asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinde devamına, alacağa 14.05.2010 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin ve fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta
poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Dava, kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazda, davalının kat maliki olduğu dairede çıkan yangının söndürülmesi sırasında sızan suların, sigortalı konutta sebep olduğu iddia olunan hasar nedeniyle, sigorta tarafından ödenen bedelin, davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece, davanın HMK 114/1-c.maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekili ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalıya geri verilmesine 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.