16. Ceza Dairesi 2016/2031 E. , 2016/4225 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1, 62, 52/2 ve 50/1-a maddeleri gereğince 1.500 Türk Lirası ve 500 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair... 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2015 tarihli ve 2014/654 esas, 2015/797 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği, yine aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine" hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanunun 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısı yerine 30 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmediğinden bahisle, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 28.01.2016 gün ve 94660652-105-34-14257-2015-E.1750/6265 sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2016 tarih ve 2016/35824 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Alacaklısı... ve ... Elemanları San. Tic. Ltd. Şti. Borçlusu ...
... olan... 21. İcra Müdürlüğünün 2013/28018 esas sayılı icra takip dosyasında 20.08.2013 tarihinde borçlunun işyeri adresi olan Fatih Mahallesi ... adresinde 1 adet Taper marka 1050 model beyaz renkli CNC makinesinin haczedilirek yedieminlik ihtarıyla yediemin olarak bırakıldığı, tekrar aynı adrese 04.02.2014 tarihinde gidildiğinde mahcuz malın adreste bulunmadığının tespit edildiği ile sanığın savunmasında mahcuz malı sattığını beyan ettiği olayda, muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1, 62, 52/2 ve 50/1-a maddeleri gereğince 1.500 Türk Lirası ve 500 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair ... 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2015 tarihli ve 2014/654 esas, 2015/797 sayılı kararı temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği, yine aynı Kanunun 3. maddesin 1. fıkrasında ise, "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine" hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanunun 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısı yerine 30 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasına ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 2008/5-19 E. 2008/31 sayılı kararında da belirtildiği gibi, "Kanun yararına bozma yöntemi karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Kanunun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetim konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, kanun yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, örneğin; temel cezada artırma ve indirme yapılırken kullanılan oranların seçimindeki isabetsizlik gibi hususlar, Yargıtay"ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırıklardan olduğu" değerlendirilmektedir.
TCK"nın 52/1. maddesine göre adli para cezaları kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde 5 günden az 730 günden fazla olamaz hükmü ile TCK"nın 289/1. maddesindeki muhafaza görevini kullanma suçu için hapis cezasının yanında 3.000 güne kadar adli para cezası öngörmesi nazara alındığında;
Hüküm kısmında hapis cezasının alt sınırdan belirlenmesine karşın, adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak takdiren 30 gün olarak tayin edilmesinin, mahkemenin takdirine tabi olması, bu hususun kanun yararına bozma başvurusuna konu edilemeyeceği gözetilerek, kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulması talebinin reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) Sonuç ve karar :
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.