
Esas No: 2014/1545
Karar No: 2014/1545
Karar Tarihi: 22/3/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUSTAFA AVCİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/1545) |
|
Karar Tarihi: 22/3/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Hüseyin TURAN |
Başvurucu |
: |
Mustafa AVCİ |
Vekili |
: |
Av. Ümit AVCI |
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği ile tutukluluk nedeniyle siyasi faaliyette bulunma haklarının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, iddia konusu suçlamalar döneminde Barış ve
Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul il başkanlığı ile BDP Merkez Yürütme Kurulu
(MYK) üyeliği görevini yürüttüğünü ve ayrıca BDP İstanbul 3. Bölge bağımsız
milletvekili adayı olduğunu beyan etmiştir.
10. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 28/10/2011 tarihinde Mersin"de gözaltına alınmış;
1/11/2011 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince silahlı terör örgütü
yöneticiliği ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanmıştır.
11. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame ile
silahlı terör örgütü yöneticisi olma, terör örgütünün propagandasını yapma,
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na muhalefet etme
suçlarından cezalandırılması istemiyle başvurucu hakkında kamu davası
açılmıştır.
12. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile
görevli) E.2012/48 sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama tutuklu olarak
sürdürülmüştür.
13. 20/12/2013 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin
devamına karar verilmiştir.
14. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, İstanbul 17. Ağır
Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) 14/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
Bu karar başvurucuya 4/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 5/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile
görevli) yapılan kanun değişikliğiyle kapatılması üzerine dosyanın yetkili ve
görevli İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
17. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 24/4/2014 tarihinde
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
18. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla İstanbul
3. Ağır Ceza Mahkemesinde (E.2014/134) derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını,
Devletten isteyebilirler."
20. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin
kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 22/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
22. Başvurucu; tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararlarla
tutukluluğa itiraz incelemesi sonunda verilen kararların matbu gerekçelerle ve
kişiselleştirilmeden verildiğini, tutuklandığı tarih ile en son tahliye
talebinde bulunduğu ve bu talebin reddedildiği tarih arasında geçen tutukluluk
süresinin makul olarak görülemeyeceğini belirterek Anayasanın 19. maddesinde
tanımlanan özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
23. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
25. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 17).
26. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak- 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
27. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 24/4/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiaları, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında
açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna
uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru
yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun
"ikincillik niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiası yönünden başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Siyasi Faaliyette
Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası ve
Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu ayrıca, tutuklanmasına neden olan fiillerin
tamamının siyasi faaliyetleri ile ilgili olduğunu ve bu sebeple siyaset yapma
hakkının ihlal edildiğini belirterek Anayasanın67. maddesinde tanımlanan
seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde, siyasi faaliyette bulunma hakkı yönünden
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına atfen bir değerlendirme
yapılması gerektiği belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
31. Sanık veya şüphelinin suç işleyip işlemediği henüz belli
olmadan özellikle delillerin korunabilmesi, soruşturma ve kovuşturma
aşamalarının sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için başvurulan ceza
muhakemesi koruma tedbirleri, kişi hak ve özgürlüklerine yönelik önemli
sınırlamalar getiren, aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri kolayca
zedeleyebilecek nitelikte işlemlerdir. 5271 sayılı Kanun’da öngörülen koruma
tedbirlerinden biri olan tutuklama tedbiri, bireylerin kişi özgürlüğüne yönelik
müdahale niteliği taşıyan bir işlemdir (Sebahat
Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 30; Bayram Keleş, B. No: 2013/6163, 1/12/2015,
§ 69). Tutuklama tedbirinin uygulanmasıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
dışında başka diğer haklara da müdahalede bulunulmuş olabilir. Başvuru konusu
olayda başvurucunun tutuklanması nedeniyle siyasi faaliyette bulunma hakkına
bir müdahalede bulunulduğu anlaşılmaktadır.
32. Anayasa Mahkemesi, tutuklama tedbirinin ifade ve basın
özgürlükleri, dernek kurma hürriyeti, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma
hakları gibi diğer temel hak ve özgürlükler üzerindeki etkisini incelerken
öncelikle tutuklamanın hukuki olup olmadığını ve/veya tutukluluğun makul süreyi
aşıp aşmadığını değerlendirmekte; sonrasında tutuklamanın hukukiliğine ya da
tutukluluğun süresinin makullüğüne ilişkin vardığı sonucu da dikkate alarak
diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğini belirlemektedir (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No:
2015/18567, 25/2/2016, §§ 92-100; Hidayet
Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 111-117; Mehmet Baransu (2),
B. No: 2015/7231, 17/5/2016, §§ 157-164; Günay
Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 191-203; Mehmet Haberal, B.
No: 2012/849, 4/12/2013, §§
105-116; Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, §§ 120-134; Kemal Aktaş ve Selma Irmak, B. No:
2014/85, 3/1/2014, §§ 61-75; Faysal
Sarıyıldız, B. No: 2014/9, 3/1/2014,
§§ 61-75; İbrahim Ayhan, B.
No: 2013/9895, 2/1/2014, §§ 60-74; Gülser Yıldırım, B. No: 2013/9894, 2/1/2014, §§ 60-74).
33. Başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiası
yönünden -başvurucunun tahliye olması nedeniyle- başvuru yollarının tüketilmesi
gerektiği sonucuna varılmıştır(bkz. § 28).
34. Anayasa Mahkemesi, koruma tedbirlerinden biri olan aramanın
hukuka aykırı olması nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarıyla ilgili olarak arama tedbirinin
hukuka aykırılığını tespit edip gerektiğinde yeterli giderim sağlama
potansiyeli olduğu kabul edilen 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen
yola başvurulduğunda derece mahkemelerinin hukuka aykırılığı tespit ve yeterli
giderim sağlama hususlarında karar verirken tedbirin konut dokunulmazlığı ve
özel hayata saygı hakları dışında ifade ve basın özgürlüklerine müdahale teşkil
edip etmediği de dâhil olmak üzere somut olayın tüm koşullarını dikkate almak
durumunda olduğunu belirtmiştir (Alaaddin Akkaşoğlu ve Akis Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş,
B. No: 2014/18247, 20/12/2017, § 28).
35. Benzer şekilde tahliyesine karar verilen başvurucunun
tutukluluğun makul süreyi aştığı şikâyeti yönünden5271 sayılı Kanun"un 141.
maddesi kapsamında açılacak davada, derece mahkemelerinin hukuka aykırılığı
tespit ve yeterli giderim sağlama hususlarında karar verirken tedbirin kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı dışında siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale
teşkil edip etmediği de dâhil olmak üzere somut olayın tüm koşullarını dikkate
almak durumunda olacağı açıktır. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna
göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Bu nedenle 5271
sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen yol, sadece arama tedbiri yönünden
değil aynı zamanda diğer koruma tedbirlerinin uygulanması sonucunda (gözaltı,
yakalama, tutuklama gibi) diğer haklara müdahale söz konusu olduğunda da etkili
bir başvuru yolu niteliğindedir.
36. Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığına ilişkin şikâyetiyle birlikte
siyasi faaliyette bulunma hakkının da ihlal edildiği iddiası yönünden farklı
bir sonuca varılmasını gerekli kılan bir durum bulunmamaktadır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun
makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
22/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.