4. Hukuk Dairesi 2020/2351 E. , 2021/720 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki yargılama sonunda mahkemece kurulan hükmün, Dairemizce bozulması üzerine, ilk derece mahkemesinin kararında direnmesi nedeniyle dava dosyası 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca yerel mahkeme tarafından Dairemize gönderilmiş olmakla, tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosyadaki kağıtlar ile direnme kararı okundu.
Dairemizin 19/12/2018 gün, 2016/12703 esas ve 2018/8154 karar sayılı bozma ilamında düzeltilecek bir husus bulunmadığı ve ilk derece mahkemesi direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"ya eklenen geçici 4/4 madde ve fıkrası gereğince dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine 22/02/2021 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; davalılardan ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalılardan Yeni Şafak Gazetecilik AŞ ile ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar tarafların temyizi üzerine Dairemizce davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davalılar ... ve Yeni Şafak Gazetecilik AŞ yararına oy çokluğuyla bozulmuş; mahkemece ilk kararda direnilerek davanın davalılardan Yeni Şafak Gazetecilik AŞ ve ... yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden husumetten reddine dair verilen karar davacılar ve davalılardan ... ve Yeni Şafak Gazetecilik AŞ tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı’nın başkanı olduğunu, davalı şirketin sahibi olduğu “Yeni Şafak” isimli gazetenin 06/04/2015 günlü sayısının ön kapak sayfasında “Atatürk’ü böyle zehirlediler” manşeti ile başlayıp 14 ve 15. sayfalarda “Gazi’yi zehirlemişler” büyük başlıkları ile verilen haberde, 15. sayfada davalı ... imzası ile yayınlanan “Dün Atatürk”ü Zehirleyenler Bugün Türkiye’ye Savaş Açtı” başlığı ile yayınlanan köşe yazısında, 07/04/2015 günlü sayının kapak sayfasında “Otopsi Yapılsın” manşeti ve 15. sayfasında “Yavaş Yavaş Öldürüldü” büyük başlıkları ile verilen, 08/04/2015 tarihli gazetenin 19. sayfasında “Atatürk’ün; Kasım Gülek, İnönü ve doktorları tarafından zehirlenerek öldürüldüğü” ibaresi ile yer alan haberlerde davacının babası İsmet İnönü’nün manevi şahsiyetine ve hatırasına alenen hakaret edilmek suretiyle davacının kişilik haklarına haksız, hukuka aykırı, gerçek dışı ve tamamen kurmaca ve yorumlarla saldırıda bulunulduğu, iddiaların dayanağı olarak gösterilen mektupların kuşkulu olduğu, davacının murisinin hedef gösterildiği iddiasıyla herbir yayından dolayı manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili cevabında; davalılardan ...’in sorumlu yazı işleri müdürü, ...’ün genel yayın yönetmeni olduğu belirtilerek onlar yönünden husumet itirazında bulunmuş; yayınlanan heber ile davalı ... tarafından yazılan köşe yazısında ise gazetecilik mesleği gereği edinilen bilgi ve tarihi belgelere dayanılarak, Atatürk’ün vefatının üzerine, o dönemde ve günümüze kadar süregelen Atatürk’ün nasıl öldüğüne dair şüphe ve bir kısım iddialara değinildiği, kamu yararı bulunduğu ve özle biçim dengesinin korunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve birinci Cumhurbaşkanı olan Atatürk’ü zehirlediği şeklinde kesin yargı içeren haberlerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi gerektiğine dair Dairemiz bozma ilamına direnilerek davalılardan gazete sahibi Yeni Şafak Gazete AŞ ile köşe yazısını yazan ... aleyhine açılan davanın her bir yayın yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve
güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; Yeni Şafak Gazetesinin 06/04/2015 günlü sayısının 1., 14. ve 15. sayfalarında “Gaziyi Böyle Zehirlemişler” başlıkları ile verilen haberde ve yine davalı ... tarafından yazılan “Dün Atatürk’ü zehirleyenler bugün Türkiye’ye savaş açtı” başlığıyla yayınlanan köşe yazısında, gazetenin 07/04/2015 günlü sayısında ön kapak sayfasında “Otopsi Yapılsın” manşeti ve 15. sayfasında “Yavaş Yavaş Öldürüldü” büyük başlıkları ile verilen, 08/04/2015 günlü sayının 19. sayfasında “Gülek’in tüm eğitimi mason okullarında” başlıklı haberlerde Atatürk’ün zehirlenerek öldürüldüğü, bunun suikast olup, davacının murisi babası tarafından tezgahlandığı şeklinde kesin yargı içeren haberler yapılmıştır. Atatürk’ün ölümü ile ilgili şüphelerin dile getirilmesi, buna ilişkin bilgi ve belgelerin yayında gösterilmesi basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilse de, davacının murisi olan babasının Atatürk’ü öldürdüğü şeklinde olgu isnadı biçiminde kesin yargı içeren bu haberler basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi, davalı tarafça da yayında görüntüsü verilen belgeler dosyaya sunulmamış, getirtilebilebileceği yerler konusunda da bilgi verilmemiştir. Bu haliyle, yapılan yayınlar hukuka aykırı olup, davacının manevi tazminat isteme hakkı olduğunu düşündüğümüzden, miktara ilişkin görüşümüz saklı kalmak kaydıyla sayın çoğunluğun bozma ilamında düzeltme gerekmediği gerekçesine katılamıyoruz. 22/02/2021