
Esas No: 2015/1865
Karar No: 2015/1865
Karar Tarihi: 22/3/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
TOLUNAY ÖZKANCA BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/1865) |
|
Karar Tarihi: 22/3/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Volkan
ÇAKMAK |
Başvurucu |
: |
Tolunay
ÖZKANCA |
Vekili |
: |
Av. Cavit
ÇALIŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Kara Harp Okulu ile ilişiğin kesilmesi nedeniyle
açılan tazminat davasında kusur oranının takdiri noktasında hakkaniyete ve
yerleşik içtihata aykırı karar verilmesi, Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinin yapısal sorunları nedeniyle hakkaniyete uygun,
tarafsız yargılama yapılmaması ve mahkemeye erişim hakkını engelleyecek şekilde
aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Askerî liseden mezun olan başvurucu, İstanbul Gümüşsuyu Asker
Hastanesi tarafından tanzim edilen 28/2/2011 tarihli "Kara Harp Okulu öğrencisi olur." sağlık raporu
uyarınca Kara Harp Okuluna kaydolarak eğitime başlamıştır.
7. Başvurucunun eğitimi devam ederken sağlık durumunun kontrolü
için sevk edildiği Ankara Mevki Hastanesi tarafından başvurucu hakkında
15/5/2013 tarihli sağlık raporu düzenlenmiştir. Raporda; başvurucunun tremor, hafif romatizmal
mitral, trikuspit, pulmoner
yetersizliği tanısı nedeniyle askerî öğrenciliğe devam edemeyeceği
belirtilmiştir.
8. Başvurucunun rapora itirazı üzerine sevk edildiği Kasımpaşa
Asker Hastanesi tarafından düzenlenen 3/6/2013 tarihli sağlık raporunda da
başvurucuya hafif romatizmal
mitral,trikuspit, pulmoner yetersizliği tanısı konmuş ve
başvurucunun askerî öğrenciliğe devam edemeyeceği tespit edilmiştir.
9. Bu sürecin ardından anılan raporlar uyarınca 19/7/2013
tarihli işlemle başvurucunun Kara Harp Okulu ile ilişiği kesilmiştir.
10. Başvurucu; gerekli kontrollerden geçip sağlıklı olduğu kabul
edilerek Kara Harp Okuluna kaydolduğunu, sonradan tespit edilen rahatsızlığı
sonucu ilişiğinin kesilmesi nedeniyle emsallerine göre eğitim hayatında ve
mesleğe başlama noktasında geride kaldığını belirterek Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi (AYİM) nezdinde tazminat davası açmıştır.
11. AYİM İkinci Dairesi 4/6/2014 tarihli kararıyla davayı kabul
etmiş ve başvurucu lehine 20.866 TL maddi, 3.000 TL manevi tazminata
hükmetmiştir. Karar gerekçesinde öncelikle, Anayasa"nın 125. maddesi uyarınca
idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun altı
çizilmiştir. Uyuşmazlığın askerî öğrenciliğe elverişli olmadığı hâlde yeterli
sağlık kontrolü yapılmaması sonucu Kara Harp Okuluna kabul edilen ancak eğitimi
devam ederken sağlık koşulları nedeniyle ilişiği kesilen başvurucunun uğradığı
maddi ve manevi zararın tazmini isteminden doğduğu ifade edilmiştir. AYİM önüne
gelen benzer davalarda görüşüne başvurulan Gazi Üniversitesi öğretim üyesi
bilirkişinin raporlarında, başvurucunun rahatsızlığının öğrenciliğe kabul
esnasında yapılacak bir tetkik (ekokardiyografi) ile ortaya çıkarılabileceğinin
anlaşıldığı vurgulanmıştır. Askerî öğrencilerin eğitim esnasında ağır spor
faaliyetlerine tabi tutulduğu, başvurucu ve benzer rahatsızlığa sahip olan
kişilerin bu spor faaliyetleri sonucu yaşamının dahi tehlikeye girebileceği
dikkate alındığında idarenin öğrenciliğe kabul esnasında gerekli tetkikleri
yapmamış olmasının bir hizmet kusuruna vücut verdiği belirlenmiştir. Hizmet
kusuru saptandıktan sonra maddi zararın tespiti için yaptırılan bilirkişi
incelemesi sonucu oluşan rapor uyarınca başvurucunun meslek hayatına geç
başlamasından dolayı uğradığı zararın 20.866 TL olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca duyulan acı ve kederin karşılanması adına başvurucunun durumuna uygun
miktarda bir manevi tazminatın ödenmesi gerektiği ifade edilerek kabul
gerekçesi oluşturulmuştur.
12. Davalı Millî Savunma Bakanlığının karar düzeltme istemi,
Mahkemenin 26/11/2014 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve 4/6/2014 tarihli
karar kaldırılarak işin esası yeniden incelenmiştir. Mahkeme 4/6/2014 tarihli
kararındaki hizmet kusuru ve zararın tespitine ilişkin gerekçeleri
tekrarlamakla birlikte başvurucunun askerî öğrenciliğe kabul için gereken
tetkikleri bilerek kayıt yaptırdığını, sağlık durumuna ilişkin daha sonra
meydana gelecek gelişmeler nedeniyle ilişiğinin kesilebileceğinden haberdar
olduğunu ifade etmiştir. Başvurucunun rahatsızlığının mahiyeti,hizmet kusurunun derecesi ve idarenin
başvurucunun eğitimi esnasında yapmış olduğu masraflar dikkate alındığında
tazminat miktarının takdiren yarıya indirilmesi
gerektiği sonucuna varan Mahkeme; başvurucu lehine 10.433 TL maddi, 1.500 TL
manevi zarara hükmetmiştir. Ayrıca karşılıklı olarak tarafların birbirlerine
3.000 TL vekâlet ücreti ödemesine hükmetmiştir.
13. Başvurucu nihai kararı 6/1/2015 tarihinde tebellüğ etmesinin
ardından 30/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki
Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname"nin (KHK) 14. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Tahkim usulüne tabi
olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili
sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri,
hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu
davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve
takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar
üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 22/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Bağımsız ve Tarafsız
Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, AYİM"de görev alan
üyelerin statüsü ve kurmay subay üyelerin heyete katılımı gözönüne
alındığında adalete güven duygusunu zedeleyen bir yapı ile yargılama
yapıldığını belirterek bağımsızve tarafsız mahkemede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. Anayasa"nın 36. maddesinde mahkemelerin tarafsızlığından
açıkça bahsedilmemekle birlikte Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca davanın
tarafsız bir mahkemede görülmesini isteme hakkı, adil yargılanma hakkının zımni
bir unsurudur. Nitekim 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun"un 1. maddesiyle
Anayasa"nın 9. maddesine "bağımsız"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ve
tarafsız" ibaresi eklenmiş; böylelikle madde metni "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve
tarafsız mahkemelerce kullanılır." hâlini almıştır. Ayrıca
mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığının birbirini tamamlayan iki unsur
olduğu dikkate alındığında -Anayasa"nın bütünlüğü ilkesi gereği- Anayasa"nın
138., 139. ve 140. maddelerinin de tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması
gerektiği açıktır (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 60).
18. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin
bağımsızlığının Anayasa ve ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı,
atanma ve çalışma usulleri yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını
zedeleyecek bir hususun olmadığı ve kararlarından dolayı idareye hesap verme
gerekliliğinin bulunmadığı, disipline ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin
Kurulunca incelenip karara bağlandığı görülmektedir. Diğer yandan sınıf subayı
üyelerinin en fazla dört yıl görev yapmaları, disiplin konularında yukarıda
bahsedilen Disiplin Kuruluna tabi kılınmaları, görevleri süresince idari veya
askerî yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmamaları bu
subayların idareye karşı bağımsızlıklarını güçlendirmiştir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134,
16/5/2013, §§ 29, 30).
19. Anayasa’nın 157. maddesinde AYİM’in
-askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile- asker kişileri ilgilendiren
ve askerî hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk
ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapacağı belirtilmiştir. 4/7/1972
tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 20.
maddesinde ise asker kişinin TSK"da görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış
olan subay, askerî memur, astsubay, askerî öğrenci, uzman jandarma, uzman
erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlar olduğu kural
altına alınmıştır.
20. 1602 sayılı mülga Kanun’un 21. maddesi uyarınca AYİM, söz
konusu kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idari işlem ve
eylemlerden dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal ve tam
yargı davalarını çözmek ve karara bağlamakla görevlendirilmiştir.
21. Başvurucu, AYİM"de askerî hâkim
olmayan üyelerin kararda belirleyici olduğunu ileri sürmekte ise de AYİM’in bağımsız ve tarafsız bir mahkeme niteliğinde olduğu,
Anayasa’da yüksek mahkemeler arasında sayıldığı, yasa ile kurulduğu,
yargılamaya ilişkin usul kurallarının açık ve öngörülebilir nitelikte olduğu,
bu kuralların6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nda
yer alan düzenlemeler ile benzerlik taşıdığı, 2577 sayılı Kanun’a göre dava
açanlara kıyasla 1602 sayılı mülga Kanun"a göre dava açanlara farklı ve
belirgin bir yük getirilmediği, 1602 sayılı mülga Kanun’da yer alan kuralların
demokratik bir toplumda olması gereken güven duygusuna zarar vermediği sonucuna
varılmıştır (Ahmet Seheryıldızı,
B. No: 2013/2320, 3/2/2016, § 37).
22. Son olarak başvurucu ayrıca Mahkeme üyelerinin bir kısmının
FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında açığa alındığını ileri sürmüş ise de bu
durumun kendi davasına nasıl etki ettiği hususunda yeterli açıklamada
bulunmamıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, davanın kısmen reddi nedeniyle orantısız bir
biçimde aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal
ettiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
25. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, §
52).
26. Mahkemeye erişimi etkisiz kılacak ya da yargı yoluna
başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı veya caydırıcı nitelikte olan ya da
kişinin mahkemeye başvurmuş olmasını anlamsız hâle getiren sınırlamalar
mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Vekâlet ücreti yargılama gideri olup
bununla davacı veya davalının o dava nedeniyle aldıkları hukuki yardım
karşılığında avukata ödedikleri ücretin telafisi amaçlanmaktadır. Dava
aşamasında kimin lehine ya da aleyhine olacağı önceden belli olmayan bu ücret
yükümlülüğü, bir usul kuralı olup mahkemeye erişim hakkı ile ilişkilidir.
Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen
değer oranında lehine veya aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesine yönelik
düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil etmektedir (Feridun Gülmez, B. No: 2014/11451, 19/7/2017,
§§ 72, 73).
27. Mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi ve
uyuşmazlıkların makul sürede bitirilebilmesi amacıyla belli yükümlülükler
öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu makamlarının takdir
yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız kılmadıkça ya
da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
söylenemez. Davanın sonucuna göre kaybeden tarafa yüklenen vekâlet ücretinin
davanın açıldığı tarih itibarıyla öngörülebilir olduğu takdirde mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §§ 38-40).
28. Somut olayda başvurucu aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin
kanuni dayanağının bulunduğu, gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak
açısından orantılı olduğu, bu kapsamda kısmen kabul kısmen ret ile sonuçlanan
davada her iki taraf aleyhine de vekâlet ücretine hükmedildiği ve bu durumun
başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmadığı anlaşıldığından mahkemeye erişim
hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
30. Başvurucu; mahkemenin karar düzeltme nedenleri ile bağlı
olmadan, usul hukukuna aykırı karar verdiğini, tazminat miktarının düşürülmesi
gerekçesinin yerinde olmadığını, benzer durumda bulunan kişiler için verilen
kararlar dikkate alındığında yerleşik içtihada aykırı hüküm kurulduğunu
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013,
§ 42).
32. Öte yandan farklı kararların aynı mahkemeden çıkmış olması
tek başına adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmeyecektir. Bu kapsamda
bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesi, içtihadın
değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmemektedir. (Türkan Bal [GK],
B. No: 2013/6932, 6/1/2015, §§ 53, 54). Mahkemelerce hukuk kurallarının
yorumlanması ve delillerin değerlendirilmesinde farklılıklar meydana gelmesi ya
da önceki çözümün tatminkâr bulunmaması, yeni kabul edilmiş bir yasanın
yorumlanmasında içtihadın müstakar olması için belli bir zamana ihtiyaç
duyulması gibi çeşitli nedenlerle içtihat değişikliğine gidilmesi de tek başına
adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Mehmet Emin Yılmaz, B. No: 2014/3928,
15/12/2015,§ 58).
33. Bu açıdan başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların,
bazı AYİM kararlarında kendisi ile aynı hukuki durumda olan kişiler için
tazminat miktarı takdir edilirken kusurun paylaştırılması suretiyle indirim
yapılmadığı ancak başvuru konusu yargılama sürecinde ise kendisine kusur
atfedilerek yarı yarıya tazminat miktarının düşürüldüğü, hukuka aykırı karar
verildiği ve bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının esas
itibarıyla derece mahkemesince hukuk kurallarının yorumlanması, somut olaya
uygulanması ve delillerin değerlendirilmesi hususuna ilişkin olduğu
görülmektedir. Başvuru konusu yargılama süreci incelendiğinde somut olaya
ilişkin maddi olay ve olguların anlatıldığı, olaya özgü değerlendirme yapılarak
gerekçeli kararda toplanan delillerin değerlendirildiği, davada ödenmesine
hükmedilen tazminat miktarında hangi hukuki sebeple indirime gidildiğinin açıklandığı
görülmüş olup kararda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
içeren bir durum da tespit edilmemiştir.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
22/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.