15. Ceza Dairesi 2020/11872 E. , 2021/845 K.
"İçtihat Metni"
Güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından şüpheliler ... ve diğerleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/11/2019 tarihli ve 2018/90397 soruşturma, 2019/98715 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/12/2019 tarihli ve 2019/5264 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 07/10/2020 gün ve 94660652-105-34-3007-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak soruşturma dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/10/2020 gün ve 2020/94646 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, müştekinin; dayısı olan şüpheliye, verasetten kendi payına düşen hisse nedeniyle üye olduğu kooperatifin toplantılarına katılım ile ilgili vekâlet verdiğini, ancak şüphelinin yetkiyi kötüye kullanarak hissesine düşen bağımsız bölümü kendi bilgisi dışında diğer şüpheliler annesi, kız kardeşi ve eniştesi ile paylaştıklarını ve bağımsız bölümden kendisine düşen bedeli aldıklarını belirterek şikâyetçi olduğu nazara alındığında, ilgili vekâletnamenin dosya arasına alınıp içeriğinin belirlenmesi, miras konusu kooperatifin toplantı kayıtlarının tespit edilmesi suretiyle ona bağlı bağımsız bölümün ne şekilde devredildiği ve alım satım işlemlerine ilişkin belgelerin getirtilmesi ve tüm bu deliller birlikte değerlendirilerek şüphelilerin hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde eksik soruşturma ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği nazara alındığında, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki vekilinin sunduğu şikayet dilekçesinde, müştekinin babası ..."in S.S. Otomotiv Yedek Parça İthalat ve Toptancıları Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi üyesiyken 1999 yılında ölümü üzerine, sadece kooperatif toplantılarına katılarak kendisini temsil etmesi için müştekinin, dayısı olan şüpheli ..."a vekaletname verdiği, fakat daha sonra müştekinin dayısı olan şüpheliyle, annesi, kız kardeşi ve eniştesi olan diğer şüphelilerin mirasbırakan ..."in kooperatifteki hissesine karşılık gelen İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Ayazağa Mevkii, 1 Ada, 2 Pafta, 135 Parselde bulunan A5 Blok, 55 numaralı bağımsız bölümü ilk önce bir kısım şüpheliler adına tescil ettirdikleri ve sonra üçüncü kişilere devretmek suretiyle menfaat temin ettiklerinden bahisle şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturmada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, taraflar arasında vekalet ilişkisinin kurulduğu, bu ilişkinin müştekinin izni, bilgisi ve iradesi dahilinde olduğu, asilin tayin ettiği vekilin yetkilerini süre ve icra edilecek tasarruflar bakımından herhalde sınırlandırabileceği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sahte iş veya işleme rastlanmadığı, vekilin icra ettiği her hukuki tasarrufun hüküm ve sonuçları itibarıyla asili bağlayacağı, asil müştekinin vekili her daim azletme imkanın varlığı, vekalet ilişkisinin taraflar arasında güvene dayandığı, keza müştekinin de anne, kardeş ve dayısı olunca tasarrufları sorgulama ihtiyacı duymadığını açıkça belirttiği, bu beyanın bile tek başına şüphelilerin hileli davranışları ile müştekinin kontrol imkanını ortadan kaldırdıkları veya kısıtladıklarına dair suç teşkil eden eylemde bulunmadıklarını ortaya koyduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın cezai olmaktan çok vekalet ilişkisine aykırılıktan ileri gelen hukuki ihtilaf niteliği arz ettiği gerekçesiyle 06/11/2019 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ve bu karara müşteki vekilinin itirazı üzerine İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğince anılan kararın usul ve yasaya uygun olduğu, suçun oluşumuna etki edecek araştırılacak herhangi bir husus olmadığı gerekçesiyle 09/12/2019 tarihli karar ile itirazın reddine karar verilmiş ise de, şikayet dilekçesinde ileri sürülen ve müştekinin dayısı olan şüpheliye verdiğini beyan ettiği vekaletnamenin, mirasbırakan ..."in kooperatifteki hissesine karşılık geldiği belirtilen gayrimenkule ait tüm aktif ve pasifleriyle birlikte tapu kayıtlarının, mirasbırakan ..."in kooperatifteki hissesiyle ilgili olarak kooperatif nezdinde ne tür işlemler yapıldığına ilişkin kooperatif kayıtlarının, şüpheliler Hülya, Işıl ve Cem"in savunmalarında geçen ve şüpheli Cem"in kullandığı savunulan banka kredi sözleşmesi ve eklerinin soruşturma dosyasına getirtilerek incelenmesi, vekaletnamenin içeriği belirlenerek gayrimenkulün kimler tarafından ne şekilde devredildiğinin tapu ve kooperatif kayıtlarıyla ortaya konulması, iddiaların ve şüphelilerin savunmalarının doğru olup olmadığının üzerinde durulması ve bundan sonra sonucuna göre şüphelilerin hukukî durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddine karar verilmesi nedeniyle, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/12/2019 tarih ve 2019/5264 D.İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.