
Esas No: 2015/13046
Karar No: 2015/13046
Karar Tarihi: 22/3/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ABDULHAMİT BABAT VE ZEKİ BAYHAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/13046) |
|
Karar Tarihi: 22/3/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Ceren Sedef EREN |
Başvurucular |
: |
1. Zeki BAYHAN |
Vekili |
: |
Av. Faik Özgür EROL |
|
: |
2. Abdulhamit
BABAT |
Vekili |
: |
Av. Hürmüz BİÇER |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir dokümanın ceza infaz kurumu idaresince hükümlü
olan başvuruculara verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 3/8/2015 ve 8/10/2015 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2015/16450 sayılı dosya konu yönünden hukuki irtibat
nedeniyle 2015/13046 sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucular, başvuru tarihinde devletin birliğini ve ülke
bütünlüğünü bozmak suçundan hükümlü olarak Ankara 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
10. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 12/6/2015 tarihli
kararında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun"un 3. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
"Demokratik Özerklik ve Demokratik Birey" adlı kitabın birinci
başvurucuya; "Hakikat Savaşçılığı", "Demokratik Özerklik",
"Özgür Eş Yaşam", "Tarihsel Toplum", "Akademileşme", "Komünal
Ekonomi", "Kültür ve Uygarlık" ile "Soykırıma Karşı
Kültürel Direniş" adlı kitapların ise ikinci başvurucuya verilmemesine
karar vermiştir.
11. Eğitim Kurulu birinci başvurucuya gelen ve kendisine teslim
edilmeyen kitabın kaynakça bölümünde yararlanılan kitaplar arasında Abdullah
Öcalan"ın yazdığı ve hakkında toplatma kararı bulunan "Özgürlük
Sosyolojisi (üçüncü kitap)" ile "Ortadoğu"da Uygarlık Krizi ve
Demokratik Uygarlık Çözümü (dördüncü kitap)" isimli kitapların da
sayıldığını tespit etmiştir.
12. İkinci başvurucuya gelen "Hakikat Savaşçılığı"
isimli kitapta terör örgütü liderini öven ve yücelten ifadelere yer verildiğini
tespit eden Eğitim Kurulu, ikinci başvurucuya gelen diğer kitaplarda ise
Abdullah Öcalan tarafından yazılan ve hakkında toplatma kararı bulunan
"Uygarlık Maskeli Tanrılar ve Örtük Krallar Çağı (Birinci kitap)",
"Uygarlık Maskesiz Tanrılar ve Çıplak Krallar Çağı (İkinci kitap)"
ile üçüncü ve dördüncü kitaplardan alıntılara yer verildiğini tespit etmiş,
alıntı bulunan sayfaları da açıkça belirtmiştir.
13. Eğitim Kurulu anılan kitapların verilmesi hâlinde
başvurucuların mensubu oldukları terör örgütüyle olan bağlarının
zayıflamayacağını, aksine örgütün hedefleri doğrultusunda hareket etmeye devam
edeceklerini ve örgütle olan bağlarının kuvvetleneceğini, bu durumun ise
başvurucuların yeniden suç işlemelerini engelleyecek etkenleri zayıflatacağını
ve cezanın infazıyla ulaşılmak istenen amacın ortadan kalkacağını ifade
etmiştir.
14. Eğitim Kurulu kararına karşı başvurucular Ankara Batı İnfaz
Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuşlardır. İnfaz Hakimliği
19/6/2015 tarihinde birinci başvurucunun şikâyetini kabul etmiştir. Karar
gerekçesinde İnfaz Hâkimliği, Eğitim Kurulunun, kararında, kitapta yapılan
alıntılara atıf yapmadığını, alıntının ne olduğunun belli olmadığını
belirtmiştir. Alıntıların söz konusu kitabın ne kadarlık bir bölümünde
bulunduğuna da yer verilmediğini, belli olmayan bir alıntının 5275 sayılı
Kanun"un 3. maddesi yönünden değerlendirilmesi ve denetiminin mümkünolmadığını ifade etmiştir.
15. İnfaz Hâkimliği ikinci başvurucunun şikâyetini 24/6/2015
tarihinde reddetmiştir. İnfaz Hakimliği kararında, yasaklı yayınlardan
alıntılar bulunan kitapların ikinci başvurucuya verilmemesinin, cezanın infazı
ile ulaşılmak istenen amaca uygun olduğunu belirtmiştir.
16. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı, İnfaz Hâkimliğinin,
birinci başvurucunun şikâyetinin kabulü yönündeki kararına itiraz etmiştir.
İtirazı inceleyen Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme), kitabın
verilmemesine ilişkin Eğitim Kurulu gerekçesine ilaveten İnfaz Kurumunun
güvenliğinin tehlikeye düşeceği ve idari otoritenin zayıflamasına neden olacağı
gerekçeleriyle itirazı kabul etmiş ve İnfaz Hâkimliği kararının kaldırılmasına
hükmetmiştir. Bu karar birinci başvurucuya 23/7/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir. İkinci başvurucu ise İnfaz Hâkimliğinin kendi şikâyetine ilişkin
ret kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Mahkeme, kararın usul ve yasaya
uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Bu karar ikinci başvurucuya
9/9/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucular sırasıyla 3/8/2015 ve 8/10/2015 tarihlerinde
bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 5275 sayılı Kanun"un "İnfazda
temel amaç" kenar başlıklı 3. maddesi şu şekildedir:
"Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel
amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden
suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak,
hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara,
nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine
uyumunu kolaylaştırmaktır."
19. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde bulundurulan diğer ulusal hukuk kaynakları için
bkz. Halil Bayık [GK], B. No:
2014/20002, 30/11/2017, §§ 15-16; Mehmet
Çelebi Çalan, B. No: 2014/4163, 19/12/2017, §§ 14-15.
B. Uluslararası Hukuk
20. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde bulundurulan uluslararası hukuk kaynakları için
bkz. Ahmet Temiz (6), B. No:
2014/10213, 1/2/2017, §§ 17-18.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 22/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucular, başvuruya konu dokümanların kendilerine
verilmemesinin keyfî olduğunu, bu kitaplar hakkında herhangi bir yasaklama
kararı bulunmadığını, ayrıca derece mahkemelerinin yeterli inceleme yapmadan
soyut bir gerekçeyle itirazlarını reddettiğini belirtmiş ve anayasal haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu bağlamda başvurucuların şikâyeti ifade
özgürlüğü bağlamında incelenecektir.
24. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ikinci başvurucu Abdulhamit Babat"ın açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
27. İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvuruculara gönderilen yazılı
bir dokümanın onlara verilmemesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve
dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu kabul
edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
28. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın
13. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum
düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
29.Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
30. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
31. Başvuruya konu dokümanlar mahkûmun ıslahı, suçun önlenmesi
ve kurum güvenliği ile düzeninin sağlanması amaçlarıyla başvuruculara
verilmemiştir. Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) İlkeler
32. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıkları gerekçelerin ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygunluk ilkesine ilişkin açıklamalar için bkz.
Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B.
No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Halil Bayık, § 28; ölçülülük ilkesine ilişkin
açıklamalar için bkz. AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Bekir Coşkun, §§
53-54; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84; Mehmet Ali Aydın, §§
70-72). İfade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya
konulan kriterleri (Halil Bayık, §§ 28-43) karşılamayan bir gerekçe ile yapılan
müdahaleler Anayasa"nın 26. maddesini ihlal edecektir (Halil Bayık, § 43).
33. Anayasa Mahkemesi Halil
Bayık kararında, mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili
ve yeterli sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer
başvuruların koşullarına göre değişebilecek unsurları şu şekilde belirlemiştir:
i. Başvurucunun hangi suçtan dolayı hangi tür ceza infaz
kurumunda bulunduğu ve başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumu ile işlediği
suçun söz konusu tedbirin alınmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı
değerlendirilmelidir.
ii. Bir yayının tümünün veya bir kısmının mahkûma verilmemesi
şeklindeki kısıtlamanın mahkûmun ıslahı ile bağlantısı var ise yayının içeriği
ile mahkûmun ıslahı arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi gerekir.
iii. Her mahpusun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel
kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye
edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır.
iv.Bu bağlamda söz konusu yayınların,
terör suçlarından mahpus olan kişilerin iddia edilen mağduriyetlerin sorumlusu
olarak gördükleri kişilere veya devlete karşı daha fazla şiddete yönelmelerine
sebebiyet verip vermediği değerlendirilmelidir.
v. Mahpusa verilmeyen süreli veya süresiz yayının cinsi,
içeriği, yayımlayanı ve sorunlu görülen kısımların hangileri olduğu belirtilmeli
ve mahpusa verilmesi sakıncalı bulunan kısımların detaylı analizi yapılmalıdır.
vi.Böyle bir analizin yapılabilmesi için
eğer söz konusu yayının terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru
gösterilmesiyle bir ilişkisi varsa mahpusun ifade özgürlüğü ile demokratik
toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru
hakkı arasında denge kurulmalıdır.
vii.Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;
- Bütünüyle ele alındığında müdahaleye konu yayının özel bir
kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef
gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin,
- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp
bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin,
- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı
bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,
- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin; kişileri nefrete,
intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,
- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir
kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,
- Söz konusu yayında yer alan ifadelerin ceza infaz
kurumunun güvenliğini, disiplinini ve düzenini tehlikeye düşürüp
düşürmediğinin,
- Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olup olmadığının,
-Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin,
- Yayın tarihinde veya mahpusa verilmesinin istendiği sırada
ülkenin bir kısmında veya tamamında çatışmaların yoğunluk derecesi ile ceza
infaz kurumu ve ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin yayının mahpusa
verilmesine etki edip etmediğinin,
- Karara konu sınırlayıcı tedbirin, demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının
ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde bulunup bulunmadığının,
- Son olarak sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olup olmadığının yayının içeriğiyle birlikte değerlendirilmesi
gerekir.
viii. Derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların söz konusu
değerlendirmeleri yaparken olayın koşullarına göre uzman kişilerin
görüşlerinden faydalanmaları, gerekirse konusunda uzman sosyal bilimciler,
araştırmacılar ve akademisyenlerden rapor ve görüş almaları her zaman
mümkündür. Böylece süreli veya süresiz bir yayının bir mahpusa verilmemesi
şeklindeki müdahalenin kanunlar ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya
konan kriterlere uygunluğunun denetimi daha etkili yapılabilecektir (Halil Bayık, § 45).
(2) İlkelerin Olaya
Uygulanması
34. Başvuruya ilişkin olayda, ikinci başvurucuya gelen
"Hakikat Savaşçılığı" adlı kitap, içeriğinde terör örgütü liderini
öven ve yücelten ifadelere yer verildiği gerekçesiyle teslim edilmemiştir.
İkinci başvurucunun Eğitim Kurulu kararına karşı itirazı ise sonuçta benzer
gerekçelerle reddedilmiştir.
35. Somut olayda derece mahkemeleri, "Hakikat
Savaşçılığı" adlı kitap yönünden yukarıda sayılan hususları
değerlendirmemiş, söz konusu kitapla içeriğinde yer alan ifadelerin terör
suçundan mahkûm olan başvurucunun ıslahını engelleyeceği şeklindeki gerekçeyi
soyut olmaktan çıkaracak ölçüde somut bir bağlantı kurmamıştır. Yine bu
nitelikte kabul edilen ifadelerin yer aldığı bölümler çıkarılarak geri kalan
kısmın başvurucuya teslim edilmesinin mümkün olup olmadığı da tartışılmamıştır.
Dolayısıyla "Hakikat Savaşçılığı" adlı kitabın ikinci başvurucuya
verilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli bir
gerekçe ile gösterilebilmiş değildir.
36. İkinci başvurucuya gelen diğer yedi adet kitap ise Eğitim
Kurulu tarafından içeriğinde mahkemelerce yasaklanmış yayınlardan alıntılar
bulunduğu gerekçesiyle terör örgütü üyeliği suçundan İnfaz Kurumunda hükümlü
olarak bulunan ikinci başvurucuya verilmemiştir.
37. İkinci başvurucunun şikâyeti, anılan yedi adet kitabın
kendisine verilmemesine yöneliktir. Başvurucu, kitapların kendisine
verilmemesine gerekçe olarak gösterilen toplatma kararına karşı herhangi bir
hukuk yoluna başvurmamıştır. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesinin önündeki
mesele, kitapların verilmemesine gerekçe olarak gösterilen toplatma ve el koyma
kararının Anayasa"ya uygun olup olmadığı değil hakkında toplatma ve el koyma
kararı bulunan kitaplardan alıntılar içeren yayınların başvurucuya
verilmemesine ilişkindir (Sinan İyit (2) [GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017, §
51).
38. Eğitim Kurulu kararında, yalnızca hakkında toplatma ve el
koyma kararı bulunan kitaplardan alıntılar bulunduğu gerekçesine yer verildiği,
yapılması gereken dengelemeye ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından yukarıda
ortaya konulan ilkelerin gözetildiğine dair başka bir değerlendirmede
bulunulmadığı görülmektedir. Bununla birlikte bireylerin ifade özgürlüğüne toplatma
ve el koyma kararlarıyla müdahalede bulunulduğu hâllerde mevcut olan zorunlu
toplumsal ihtiyacın, özellikle terörle mücadelenin söz konusu olduğu durumlarda
hükümlü ve tutuklular yönünden de mevcut olacağı açıktır. Bu doğrultuda söz
konusu yedi adet kitabın, hakkında toplatma kararı bulunan yayınlardan
alıntılar içerdiği gerekçesiyle ikinci başvurucuya verilmemesi şeklindeki
müdahalenin ceza infaz kurumunun güvenliği, düzeni, disiplininin sağlanması ve
mahkûmun ıslahı amaçlarının gerçekleştirilmesi için gerekli olmadığı söylenemez
(Sinan İyit, §
52).
39. Bu bağlamda terör suçundan mahkûm olan ikinci başvurucuya,
hakkında toplatma ve el koyma kararı bulunan kitaplardan alıntılar içerdiği
gerekçesiyle anılan yayınların verilmemesi şeklindeki müdahalenin, demokratik
bir toplumda gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte anılan
müdahalenin ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir (Sinan İyit, §
53).
40. Eğitim Kurulu tarafından, hakkında toplatma ve el koyma
kararı bulunan kitaplardan alıntılar içeren sayfaların hangileri olduğu
belirlenmiş ve başvuru konusu kararda açıkça gösterilmiştir. Buna rağmen Eğitim
Kurulunun, kitapların tamamının başvurucuya verilmemesine karar verdiği
anlaşılmaktadır.
41. Başvuru konusu kitapların hakkında toplatma kararı bulunan
yayınlardan alıntılar içerdiği gerekçesiyle ikinci başvurucuya verilmemesi
şeklindeki müdahale yalnızca hakkında toplatma kararı bulunan yayınlardan
birebir alıntılar içeren sayfalar yönündengereklidir.
Nitekim bu doğrultuda Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurullarının, yalnızca alıntı
bulunan sayfaların hükümlü ya da tutuklulara verilmemesi şeklinde uygulamaları
da bulunmaktadır.
42. Öte yandan sakıncalı kısımların yayından ayrılmasının mümkün
olmadığı veya bu kısımlar çıkartıldığında geri kalan bölümün bir öneminin
kalmadığı hâllerde yayının tümünün mahpusa verilmemesi yoluna gidilebilirse de
bu özel durumun da ilgili kararda gerekçelendirilmesi gerekir (Sinan İyit, §
56).
43. Başvuru konusu olayda, Eğitim Kurulu kararında belirtilen
sayfaların çıkarılarak söz konusu kitapların kalanının başvurucuya verilmesinin
mümkün olup olmadığı tartışılmamıştır. Bu nedenle Eğitim Kurulu tarafından anılan
yedi kitabın tamamının ikinci başvurucuya verilmemesinin, güdülen kamu yararı
amacını gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir
sınırlama niteliğinde olduğunun ikna edici biçimde ortaya konulamadığı sonucuna
varılmıştır.
44. Birinci başvurucuya gelen "Demokratik Özerklik ve
Demokratik Birey" adlı kitap ise kaynakça bölümünde yararlanılan kitaplar
arasında yasaklı kitapların sayıldığı gerekçesiyle birinci başvurucuya teslim
edilmemiştir. Birinci başvurucunun Eğitim Kurulu kararına karşı itirazı ise
sonuçta benzer gerekçelerle reddedilmiştir.
45. Hakkında toplatma kararı bulunan yayınlardan birebir
alıntılar içeren bölümlerin başvurucuya verilmemesi şeklindeki müdahalenin
demokratik bir toplumda gerekli olduğu sonucuna ulaşılmışsa da söz konusu
kitaplardan sadece faydalanıldığının tespit edilmiş olması bir yayının hükümlü
ya da tutuklulara verilmemesi şeklindeki müdahalenin demokratik bir toplumda
gerekliliği yönünden yeterli bir gerekçe olarak görülemez (Sinan İyit, §
58).
46. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların, Anayasa’nın 26.
maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
47. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayınların başvuruculara
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa
Mahkemesi kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle yeniden
yargılama yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu yayınların ya da bir
kısmının başvuruculara verilmesine veya verilmemesine karar vermelidirler.
4. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
48. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)Esas
inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine
karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
49.Başvurucular ihlalin tespiti ile manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
50. Başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayınların başvuruculara verilmesi
gerektiği şeklinde yorumlanamaz.
51. İfade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin -Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterler ve
gösterilen yöntemle- yeniden yargılama yapılmak ve yargılamanın sonucuna göre
başvurucuların itirazları hakkında yeni bir karar verilmek üzere Ankara Batı
İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
52. İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvuruculara bir
dokümanın verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden, ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğinin tespiti ile kararın, yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili yargı
merciine gönderilmesine hükmedilmesinin yeterli olacağı değerlendirildiğinden
başvurucuların manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
53. İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvuruculara bir
dokümanın verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden, ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğinin tespiti ile kararın, yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili yargı
merciine gönderilmesine hükmedilmesinin yeterli olacağı değerlendirildiğinden
başvurucuların manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İkinci başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Batı İnfaz
Hâkimliğine (E. 2015/2769, K. 2015/2805), (E. 2015/2866, K. 2015/2893)
GÖNDERİLMESİNE,
E. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin birinci başvurucu Zeki Bayhan"a, 1.980 TL
vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin ikinci başvurucu Abdulhamit Babat"a ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
22/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.