15. Ceza Dairesi 2020/11881 E. , 2021/852 K.
"İçtihat Metni"
Nitelikli dolandırcılık suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 158/1-j-son, 43/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 yıl hapis ve 281.250,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/03/2014 tarihli ve 2014/41 esas, 2014/178 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25/09/2014 tarihli ve 2014/13704 esas 2014/15584 karar sayılı ilâmıyla onanarak kesinleşmesini müteakip, anılan kararın infazı sırasında, yasal süre içerisinde ödenmediğinden bahisle adli para cezasının günlüğü 20,00 Türk lirasından 1095 gün hapis cezasına çevrilmesine ilişkin Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2014 tarihli ve 2014/1-7182 ilamat sayılı kararını takiben, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 1095 gün hapis cezası olarak hapse çevirme işlemi yapılmak suretiyle sanığın yakalama emri ile aranmaya başlanması sonrasında, sanık müdafiinin ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden bahisle hapse çevirme kararının iptaline yönelik talebinin reddine dair anılan Mahkemesinin 30/10/2019 tarihli ve 2014/41 esas, 2014/178 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/11/2019 tarihli ve 2019/803 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/10/2020 gün ve 94660652-105-01-4182-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2020 gün ve 2020/96047 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 12/12/2016 tarihli ve 2016/4264 esas, 2016/4237 karar sayılı ilâmında yer alan, "... hükümlü hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 08/04/2011 tarihli ve 2010/2-15070 sayılı kararı kapsamında verilen adli para cezasından çevrilme 50 gün hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırma cezasına çevrilmesine ilişkin kararın usulüne uygun tebliğ edilmediğinden bahisle yeniden tebliği istemiyle yapılan başvuru hakkında, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. maddesi uyarınca hükmü veren mahkeme tarafından karar verilmesi gerektiği gözetilmeden,…Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/01/2016 tarihli ve 2015/1143 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA…" şeklindeki açıklamalar da nazara alındığında,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/3. maddesinde yer alan "Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek…" şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda, adli para cezasına ilişkin Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 15/10/2014 tarihli ödeme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince, 20/11/2014 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinde yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun"un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü hakkında ilk derece mahkemesince verilip de Dairemizin denetiminden geçerek kesinleşen hapis ve adli para cezalarının infaz işlemleri sırasında, 15/10/2014 tarihli adli para cezası ödeme emrinin hükümlünün bilinen adresi olan ve hükümlü müdafiinin 21/10/2019 tarihli talep dilekçesinde de belirtilen "...Merkez/Adana" adresine tebliğe çıkarıldığı, söz konusu tebligatın "Gösterilen adreste 18. Sokak yoktur." şerhiyle 03/11/2014 tarihinde iade edildiği, bu kez hükümlünün mernis adresi olan "Altınşehir Mah. Muammer ...Nilüfer/Bursa" adresine çıkarılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2 maddesi uyarınca usulüne uygun olarak 20/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği incelemeye konu dosya münderecatından anlaşılmakta olup merciinin itirazın reddine yönelik kararında hukuka aykırılık bulunmadığından ve dolayısıyla kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/11/2019 tarih ve 2019/803 D.İş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.