17. Hukuk Dairesi 2014/22334 E. , 2017/3809 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacı vekili; davalının maliki olduğu ve davacı tarafından trafik sigortalı aracın karıştığı kazada ölen 3. kişinin yakınlarına 200.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, kaza anında davalı aracını sevk ve idare eden sürücü ... ..."in 1,48 promil alkollü olduğunu ve kazada tam kusurlu olduğunu, aracın alkollü sevki nedeniyle davalıya rücu haklarının bulunduğunu belirterek 200.000,00 TL. rücuen tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu kazada hasar gören karşı araç için 2.176,00 TL. hasar bedeli ödediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı tarafından ödenen 2.176,00 TL"nin ödeme tarihi olan 29.06.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı sürücüsüne atfedilen tam kusuru kabul etmediklerini, alkolün kazadaki etkisinin araştırılması gerektiğini, kazada ölen 3. kişinin araçta hatır için taşındığını ve emniyet kemeri takmamakla kusurlu olduğunun alınan raporla saptandığını, ayrıca sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binen müteveffanın müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazada, davalı sürücüsünün alkollü olmasının kazada münhasıran etkili olmadığının alınan heyet raporuyla saptandığı, münhasıran alkol etkisinde gerçekleşmeyen kaza nedeniyle ödenen hasar bedeli için, davacı sigortacının sigortalısına rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, dava dışı 3. kişiye ödeme yapan trafik sigortacısının ödediği bedelin, ..."nun 95. maddesi ile ... poliçesi ve ... Genel Şartları gereği davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı sigortacının ... poliçesi gereği ödediği bedel yönünden davalı sigortalısına rücu edebilmesi için, kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana geldiği ve kazaya etki eden başkaca unsur bulunmadığının, davacı sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı taraf, bu ispatı sağlama konusunda delil olarak bilirkişi incelemesine dayanmış; mahkeme tarafından da, 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 26.08.2013 tarihli rapordaki görüşe itibar edilerek, kazanın münhasıran alkolden meydana gelmediği kabulüyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı 26.08.2013 tarihli heyet raporu incelendiğinde; ceza yargılamasında, davalı sürücüsü ile tanık ... ... beyanlarına göre, kazaya karışan karşı araç sürücüsünün yaptığı hatalı sollama nedeniyle kazanın meydana geldiği, kazada karşı sürücünün % 80 ve davalı sürücüsünün % 20 oranında kusurlu olduğu, kazanın münhasıran alkolden meydana geldiğini söyleyebilmek için sürücünün kazada tam kusurlu olması gerektiği, oysa davalı sürücüsünün kazada tali kusurlu olduğu, tüm bu nedenlerle de kazanın münhasıran alkolden meydana geldiğinin söylenemeyeceği şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir.
Davaya konu kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağında, ceza yargılamasında alınan ATK raporu ve yine mahkeme tarafından alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda, davalı sürücüsü Ali Gündem"in kazada asli kusurlu olduğu, arkadan çarptığı karşı sürücünün ise kusursuz olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Bu itibarla, mahkemenin hükme esas aldığı heyet raporu, diğer tüm tutanak ve raporlar ile çelişkilidir. Ayrıca, hükme esas alınan heyet raporunda, kazanın oluş biçimine ilişkin olarak, ceza yargılamasındaki beyanı temel alınan tanık ... ... kazaya ilişkin anlatımına, gerçeğe uygun bulunmadığından ceza mahkemesi tarafından itibar edilmediği ve ceza yargılaması sonunda davalı sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğu kabulüyle mahkumiyet hükmü verildiği, tanık ... .... hakkında da yalancı tanıklık suçundan işlem yapılması için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu dosya kapsamı ile sabittir.
İfade olunan tüm bu hususlar karşısında; kazanın münhasıran alkolden meydana gelip gelmediği konusunda hükme esas alınan heyet raporunun, ceza yargılamasında beyanına itibar edilmediği gibi yalancı tanıklıktan hakkında suç duyurusunda bulunulan kişinin beyanını esas aldığı, heyet raporunun dosyadaki diğer tüm raporlar ile çelişkili olduğu gözönünde bulundurularak; trafik kusur uzmanı, hukukçu ve nörolog bilirkişiden oluşan başka bir bilirkişi heyetinden, ceza yargılamasındaki durum ve o dosyanın kapsamı da dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolden meydana gelip gelmediği konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.