Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi-manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 126.391.31 YTL. maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.10.2008 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Av.İ.E. ile karşı taraf adına Dernek başkanı R.Y.geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı, ıslah yoluyla dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınmayacağından bahisle manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine, maddi tazminata ilişkin istemin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar taraf avukatlarınca süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemenin maddi tazminata ilişkin değerlendirmesinde isabetsizlik yoktur ancak manevi tazminat talebi ile ilgili hüküm kurulurken, davacının manevi tazminat istemiyle ilgili dilekçesinin hukuki değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğü görülmektedir.
Gerçekten ıslahla dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınmasının mümkün olmadığı, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmadığı, bu yöndeki istemlerin davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere reddinin gerektiği dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda maddi tazminattan bakiye alacak miktarı ile manevi tazminat istemine ilişkin dilekçenin verilmesini takiben başvurma harcının yatırıldığı, nispi harç ile ilgili olarak da davacının adli yardımdan yararlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre ıslah talebiyle verilen dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği ortadadır. Hal böyle olunca da davacının ek dava yoluyla manevi tazminat isteminde bulunduğunun kabulü ile manevi tazminat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek, ek dava dilekçesinin ıslah dilekçesi kabul edilmek suretiyle manevi tazminat hakkındaki ıslah isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davacı avukatı yararına takdir edilen 550.00 YTL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz ve temyiz başvuru harcının istek halinde davacıya iadesine, davalının 60.00YTL temyiz başvuru harcı yatırılmış olduğu anlaşılmakla , aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 14.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.