
Esas No: 2007/23916
Karar No: 2008/16621
Karar Tarihi: 27.10.2008
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/23916 Esas 2008/16621 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2007
NUMARASI : 2007/390-2007/768
Davacı, kurum kayıtlarındaki doğum tarihinin 5.12.1962 olarak düzeltilmesine, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının Mahkemece düzeltilen doğum tarihin Sosyal Sigorta Kurumunun yaşlılık aylığı bağlanması esnasında nazara alınıp alınmayacağına ilişkindir.
Yerel Mahkeme, davacının doğum tarihinin 05.12.1962 olarak tesbit edildiğine ilişkin kesinleşmiş Mahkeme kararı olduğundan bahisle davacının yaşlılık aylığı bağlama işleminde 05.12.1962 tarihi nazara alınmayarak yaşlılık aylığı bağlanmaması işleminin iptaline karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasanının 66.maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa"nın 120/2.maddesi (66.maddesi) çok açık olarak “malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında “sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri .... esas tutulur.” Hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim Bağ-Kur Yasası 66.madde Sosyal Sigortalar Yasasının 120/2.maddesi ve Emekli Sandığı Yasanında da anılan maddeye paralel Hükümler getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Somut olayda, davacı, Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk defa 20.04.1980 tarihinde tescil edilmiş, yaş tashihi kararı ise 19.07.1981 yılında verilmiştir. Bu durumda yukarıda belirlenen esaslar nazara alındığında, ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı tabiidir.
Mahkemece bu maddi olgular nazara alındığında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmesi ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.