10. Ceza Dairesi 2013/9163 E. , 2014/983 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : Mahkûmiyet
Temyiz incelemesi, müdafiinin isteği üzerine sanık hakkında duruşmalı olarak yapıldı.
Dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile duruşmadaki sözlü savunmasının reddiyle, hükmün ONANMASINA, Başkan Vekili ..."nın hükmün bozulması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla 13.02.2014 tarihinde karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 13.02.2014 gününde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ...’in katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ..."nın yüzüne karşı 13.02.2014 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.
KARŞI OY GEREKÇESİ
İletişimin dinlenmesi koruma tedbirine başvurulmasındaki asıl amaç, maddî delillere ulaşmada telefon konuşmalarından bir araç olarak yararlanmaktır. Konuşmalardan hareket edilerek, varsa maddî deliller elde edilmelidir.
Demokratik ülkelerin benimsediği pozitif ceza muhakemesi hukukunda, serbest iradeye dayalı ikrar bile mahkûmiyet için yeterli delil sayılmamaktadır. Telefon konuşmaları, somut olay ve olgularla örtüşmedikçe ve bu kapsamda maddî bulgularla desteklenmedikçe, mahkûmiyet için yeterli delil olamaz.
Sanık tüm aşamalarda suçla ilgisinin bulunmadığını söylemiştir. Diğer sanıklardan hiçbiri sanığın suça katıldığına ilişkin beyanda bulunmamıştır. Telefon konuşmaları dışında sanık aleyhinde delil yoktur. Telefon konuşmaları ise somut olay ve olgularla örtüşmediği gibi hiçbir maddî bulgu ile desteklenmemektedir.
Sonuç olarak; sanığın, ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna ya da suçları sabit olan diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine ve dolayısıyla atılı suçu işlediğine ilişkin, savunmasının aksine, kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı halde, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.
Sanık hakkındaki hükmün "bozulması" gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun "onama" görüşüne katılmıyorum. 13.02.2014