
Esas No: 2016/485
Karar No: 2016/1642
Karar Tarihi: 24.02.2016
Mühür bozma - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2016/485 Esas 2016/1642 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Asıl karar: Mahkumiyet Ek karar: Temyizin reddi
Sanığın yokluğunda verilen hükmün sorgusunda, belirtilen adresten taşındığını beyan etmesine rağmen yurt içi ikamet adresinde “aynı konutta yetkili ve ehil yeğenine” açıklamasıyla tebliğ edilmesinin usulüne uygun olmadığı, adı geçen yeğenin sanıkla aynı konutta birlikte oturup oturmadığının da araştırılmadığı anlaşıldığından, sanığın öğrenme üzerine 02.04.2010 tarihli temyizinin süresinde yapıldığının kabulü ile temyiz isteminin reddine ilişkin usulsüz olarak verilen 20.04.2010 günlü ek karar kaldırılarak mühür bozma suçundan sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1) 5237 sayılı TCK"nın 203. maddesi, esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Burada mühürleme işleminin amacı Devlet yönetiminin bir şeyi koruma altına alma ve başkalarının tasarrufunu önleme iradesinin konulan mühürle açıklanması olup, bu iradeyi etkisiz duruma getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylem gerçekleştiği takdirde suç işlenmiş olacaktır. Bu nedenle, yasaya uygun biçimde konulan bir mührün varlığı, mühür bozma suçunun ön koşuludur. Elektrik sayaçlarında bulunan ve bakanlık mührü olarak adlandırılan mühürlerin sayaçlar imal edilirken yapılması ve bu mühürlerin sayaçlara takılması işlemiyle elektrik dağıtım şirketlerinin bir ilgisinin bulunmaması, sanık hakkında düzenlenen 15.08.2008 tarihli iddianamede sayacın fabrika mühürünün koparılmış olduğu, sayaç endeksi önündeki camın yerinden oynatılarak diskin dönmesinin engellenmesi suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının iddia edilmesi, elektrik dağıtım şirketi tarafından sanığın kaçak elektrik kullanımının engellenmesine yönelik bir mühürleme ve bunun sonucunda gerçekleşen mühür bozulması iddiasında bulunulmaması karşısında; kullanılan sayaçtaki bakanlık mührüne dokunulması veya bu şekilde sayaca müdahale edilmesinde mühür bozma suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağından sanığın beraati yerine isabetsiz olarak mahkumiyetine karar verilmesi,
2) Kabule göre de: Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK"nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının; kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, mühür bozma suçlarında somut bir zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında; suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında yasanın aradığı objektif ve sübjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde "katılan kurumun zararı giderilmediğinden" bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.