14. Hukuk Dairesi 2015/2911 E. , 2015/2239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24.07.2009 gününde verilen dilekçe ile mirascılıktan iskatın iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili müvekkillerinin muris ... tarafından evlat edinildiğini, ölümünden kısa bir süre önce murisin iki adet resmi vasiyetname yapmak suretiyle asılsız iddialar ile müvekkillerini mirastan ıskat ettiğini ve mal varlığını davalı ..."a bıraktığını, yapılan işlemin muvazaalı olması nedeniyle vasiyetnamenin ve tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına hisseleri oranında tesciline, mümkün olmadığı takdirde davacıların saklı paylarına tecavüz oranında tenkise karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tapu iptali tescil ve tenkis davasının görülebilmesi için davacıların mirasçılıktan çıkarma işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği nedeniyle HMK 46. maddesi uyarınca davaların ayrılmasına karar verilmiş, bu dava mirasçılıktan çıkarma işleminin iptali olarak görülmüş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur. (TMK m. 512) Bu halde mirasçının hissesi saklı payına indirilir. Mirasçılıktan çıkarmanın iptali kademelidir. Öncelikle mirasbırakanın apaçık yanılıp yanılmadığı araştırılır. Eğer bu hal yoksa davalı mirasçılıktan çıkarma sebebini ispat edememişse davacının alacağının belirlenmesi için davaya tenkis davası gibi devam edilmesi gerekir.
Mirasçılıktan çıkarmayı gerektiren haller, Türk Medeni Kanununun 510. maddesinde iki bent halinde gösterilmiştir. Buna göre, mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse ya da mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse, mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir.
Muris, evlatlıkları olan davacıların hastalığında ve sağlığında kendisini arayıp sormadıklarını, hiç bir geliri olmadığı halde kendisine maddi destek sağlamadıklarını, ..."ın kendisinden para ve mallarının devrini istediği, kabul etmemesi nedeniyle tartaklayarak ve hakaretlerde bulunarak evden kovduğu, evden kovulduktan sonra diğer evlatlığı ..."in evine gittiğini, evlatlığının eşinin de "gebermedin gitti, ölde kurtulalım senden koca karı, mallarını bize vermessen sana kimse bakmayacak" diyerek evinden kovduğunu belirterek bu davranışlarını mirascılıktan çıkarma sebebi olarak göstermiştir.
Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, beyanları hükme esas alınan tanıkların mirasçılıktan çıkarmadan faydalanan davalı ..."ın kayınvalidesi ve kayınpederi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bir kısım tanıkların muristen duyduklarını anlatması davacıların mirasçılıktan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği anlamına gelmez. Tanıklardan ..., ... ve ... murisin hasta olduğu dönemde murise baktıklarını ve ücretlerini davacılardan aldıklarını beyan etmişler, yine tanıklar ..., ..., ..., ... davacıların murise kötü davranışlarına şahit olmadıklarını, hastalığının son dönemlerinde davacı ...ın murisi kemoterapiye götürdüğünü beyan etmişlerdir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Ancak, dinlenen tanık beyanlarına göre mirasçılıktan çıkarılma sebebi davalı tarafından kanıtlanamamıştır. Bu açıklamalar karşısında davacının murisine karşı tutumunun, aile hukukundan doğan yükümlülüğün önemli ölçüde ihlali olarak kabulüne olanak yoktur.
Buna göre mahkemece vasiyetnamenin tasarruf nisabı oranınca geçerli olacağı dikkate alınıp, tenkis hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verilidi.