
Esas No: 2014/9806
Karar No: 2015/10452
Karar Tarihi: 07.09.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/9806 Esas 2015/10452 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : UŞAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2013/77-2014/13
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, mülkiyeti Hazineye ait 47 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından bina yapılmak ve ağaç dikilmek suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, bina ve ağaçların yıkımına karar verilmesini istemiştir
Davalı, esaslı savunma getirmemiştir.
Mahkemece, müdahalenin keşfen saptandığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, fahiş zarar doğuracağı gerekçesiyle bina ve ağaçların kaldırılması isteğinin reddine karar verilmiştir.
Çekişmeli 47 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına kayıtlı olduğu, fen bilirkişisi raporunda A ile gösterilen kısmın davalı tarafından bina ve bahçe olarak kullanıldığı sabittir.
Bilindiği ve Türk Medeni Kanununun 722. vd. maddesinde düzenlendiği üzere; bina arazi malikinin rızası alınmaksızın iyiniyetli malzeme sahibi tarafından yapılmış ise, yıkılıp sökülmesi aşırı zarara yol açmadıkça arazi sahibi yıkılıp sökülmesini isteyebilir.
Ne var ki, yasada aşırı zarar kavramı tanımlanmadığından, yasa koyucunun bu yöndeki asıl amacının göz önünde tutulması gerekmektedir. Değinilen maddenin düzenlenmesine yol açan asıl neden meydana getirilen yapının korunmasındaki mevcut olan genel
iktisadi yarardır. Başka bir anlatımla, yapının yıkılması halinde dava tarihine göre objektif ölçüler içerisinde tespit edilecek zararın çok fazla olması aşırı zararın varlığını gösterir.
Tüm bunların yanında kural olarak yıkımın fahiş zarar doğurup doğurmayacağının takdiri hakime aittir. Hakim, takdir hakkını kullanırken elbette bilirkişinin ya da bilirkişilerin bildirdikleri teknik bilgilerden ve gözlemlerden yararlanacaktır. Ancak, vardıkları sonuç
bu yönden (yıkımın fahiş zarar doğurup doğurmayacağı yönünden) hâkimi bağlamaz. Değinilen ilke kararlılık kazanmış, içtihatlarla da benimsenmiş bulunmaktadır.
./..
Somut olayda; davalının ham toprak niteliğindeki Hazine"ye ait taşınmaza bina yapmasında iyiniyetli olduğundan sözetme olanağı yoktur.
Öte yandan; bilirkişilerce belirlenen bedelin fahiş olduğu da söylenemez.
Hâl böyle olunca; yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.