10. Ceza Dairesi 2013/1850 E. , 2014/1170 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkumiyet(kesinleşen hükmün değiştirilmesi)
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
11.06.2008 tarihinde 2007/1859 esas 2008/346 karar sayı ile sanığın TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası ile 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeden 04.07.2008 tarihinde kesinleştiği; Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü"nün 04.04.2012 tarihli yazısı üzerine... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 13.04.2012 tarihli yazısı ile hükümlünün denetimli serbestlik tedbirine uymadığı bildirilerek, mahkemeden TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca karar verilmesinin istenmesi üzerine duruşma açılarak 19.06.2012 tarihinde sanığın TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası ile 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK"nın 50. maddesi gereğince hapis cezasının 6000 TL adlî para cezasına çevrilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu nedeniyle, sanık hakkında cezaya hükmolunmadan, öncelikle tedavi ve /veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, bu kararın infazı sırasında sanığın tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymaması halinde yargılamaya devam olunarak cezaya hükmolunmasını; aynı maddenin 7. fıkrası ise, sanık hakkında ceza ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunması ve hükümlünün kesinleşen bu hüküm gereğince infazına başlanan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymaması halinde, hükmolunan cezanın infazına karar verilmesini öngörmektedir.
Öte yandan, kesinleşen bir hüküm, ancak yargılamanın yenilenmesi veya sonradan yürürlüğe giren ve sanık lehine olan kanun gereğince uyarlama yapılması veya Yargıtay tarafından kanun yararına bozulması ya da kanunun açık bir hükmü gereğince değiştirilebilir. Böyle bir durum olmadan, mahkemenin daha önce verdiği hükmü değiştirmesi ya da ortadan kaldırıp yeni bir hüküm kurması halinde, hukukî geçerliliği olmayan bu hüküm yok hükmündedir.
Somut olayda, sanık hakkında ceza ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmuş, hükümlünün, kesinleşen bu hüküm gereğince infazına başlanan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı bildirilmiş olduğundan; hükümlünün tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığının saptanması halinde, TCK"nın 191. maddesinin 7. fıkrası gereğince, kesinleşen hükümdeki cezanın infazına;
uymamasının geçerli bir mazerete dayandığının kabul edilmesi durumunda ise, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken, 17.11.2008 tarihinde, kesinleşen hükmün değiştirilmesi niteliğinde ve ondan farklı olarak, hükümlü hakkında yeni bir hüküm kurulmuştur.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 98. maddesinde belirtilen nitelikte bir karar olmayıp, 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi kapsamına giren bu hüküm, hukukî geçerliliği bulunmadığından yok hükmündedir.
Sonuç olarak; 19.06.2012 tarihli hükmün hukukî geçerliliğinin bulunmaması ve yok hükmünde olması, geçerli olmayan bir hükmün temyizinin mümkün bulunmaması nedeniyle, hükümlünün bu hükme yönelik temyiz isteğinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 21.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.