3. Ceza Dairesi 2020/714 E. , 2020/2441 K.
"İçtihat Metni"
... karşı kasten basit yaralama suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Kanun"un 86/2, 86/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2017 tarihli ve 2016/218 Esas, 2017/5 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 20.12.2019 tarihli ve 2019/6902 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.01.2020 tarihli ve 2019/135911 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2017 tarihli kararı ile sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildikten sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına hükmedilmiş ise;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08.11.2018 tarihli ve 2018/4555 Esas, 2018/19259 Karar sayılı ilamda belirtildiği üzere, 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenlemenin incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28.06.2014 tarihi ve sonrası olması halinde uygulanabileceği nazara alındığında; sanık hakkında Tarsus 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.01.2013 tarihli ve 2012/506 Esas, 2013/12 Karar sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 01.03.2013 tarihinde kesinleşmiş olması nedeniyle bir kez daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına bu yönden yasal engel bulunmadığı gibi, önceden işlenen suçun da taksirle yaralama suçu olduğundan esasen sanığın önceden işlenmiş kasıtlı bir suçu bulunmadığı, hüküm kurulurken de sanık hakkında kişilik özellikleri ve tutumu gözetilerek takdiri indirim uygulanmak suretiyle sonuç ceza belirlendiği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin 5271 sayılı Kanun"un 231/5-6. maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle hakim tarafından değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunduğu, bu itibarla sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, anılan Kanun"un 231/6. maddesinde yer alan objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin denetim süresinde kasıtlı suç işlemesi gibi yasa olmayan yetersiz gerekçe ile 5271 sayılı CMK"nin 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığının yazısına istinaden düzenlenen tebliğnamede belirtildiği gibi sanığın adli sicil belgesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın inceleme konusu suç yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmediği anlaşılan sanık hakkında; “Sanığın daha önce de suç işlediği ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği ,sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediği anlaşılmakla sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce de kanaat oluşmadığından” şeklindeki yasal gerekçe ile 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme sanığın kişilik özelliklerini değerlendirmiş ve sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaate ulaşmadığını belirtmiştir. Ayrıca, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.03.2012 tarihli ve 2011/842 Esas, 2012/100 Karar sayılı, 10.04.2012 tarihli 2011/479 Esas, 2012/145 Karar sayılı ve 08.05.2012 tarihli 2011/449 Esas ve 2012/186 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; sanığın katılana yönelik eylemi neticesinde katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, bununla ilgili katılan tarafından sarfedilen en azından hastaneye gidiş geliş masraflarının ödenmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığı, katılanın şikayetinin devam ettiği, sanık tarafından katılanın zararının giderildiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belge de bulunmadığından sanığın 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından olduğu kabul edilen suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartının da yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle, Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2017 tarihli ve 2016/218 Esas, 2017/5 Karar sayılı kararına yönelik, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamedeki yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.