Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/17094
Karar No: 2019/1032
Karar Tarihi: 05.02.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/17094 Esas 2019/1032 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/17094 E.  ,  2019/1032 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    İLGİLİ VAKIF : ... Paşa Vakfı
    DAVA TÜRÜ : Vakfın Sükna Hakkından Kaynaklanan Alacak

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.02.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... vekili ... ve karşı taraftan davacı vekili ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava dilekçesinde; ... Paşa Vakfı"nın sükna hakkına müstehak vakıf evladı olduğu ileri sürülerek vakfiyedeki sükna hakkına konu taşınmazın otel yapılması sebebi ile iş bu otelin sükna hakkına dayalı olarak davacıya tahsisi, olmadığı takdirde otelin kiraya verildiği tarihten itibaren kira bedeli olarak şimdilik kaydı ile 20.000 TL istenmiş; ,
    Mahkemece, sükna hakkına konu taşınmazın yok olması ile hakkın sonra ereceği gerekçesi ile dava reddedilmiş, temyiz sonucu (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince, Vakfedenin, vakfa tahsis ettiği bazı taşınmazlarda öncelikle azatlı kölelerinin, onlardan sonra bu kölelerin erkek çocuklarının kuşaktan kuşağa oturmalarını istediği, davacının da kesinleşen mahkeme kararı ile bu sükna hakkına sahip olduğunu tespit ettirdiğinden; davacının dava konusu ... Mahallesi 78 ada 84 parsel numaralı taşınmazda vakfiye hükümleri doğrultusunda sükna (oturma) hakkına sahip olduğu, taşınmazlar üzerindeki evlerin vakfın kurulduğu tarihte tahsis edildiği biçimde kalmayıp yok olduğu, artık mesken olarak kullanılmalarının mümkün bulunmadığı, evlerin bu hale getirilmesinde davacının bir kusurunun olmadığı, böylece vakfiyedeki sükna (oturma) hakkının artık bedele dönüştüğü, vakfiyedeki düzenlemeye göre mahkemece sükna (oturma) hakkına sahip vakıf evladının yaşı, sosyal statüsü ve ekonomik durumu yöntemince araştırılarak kendisine bu oturma hakkının kullanılmasına karşılık gelecek uygun bir yer tahsisinin veya bunun mümkün olmaması halinde tespit edilecek parasal karşılığının tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararı bozulması üzerine ise 24.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 20.000 TL"lik talep 467.377,00 TL olarak artırılmış, mahkemece ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlık incelenmeden önce usuli müktesep hak üzerinden kısaca durulması gerekmektedir.
    Usuli müktesep hak, bir davada taraflar, mahkeme ve Yargıtay tarafından yapılmış ve istisnalar kapsamında olmayan bir işlemle taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder. Mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli müktesep hak gerçekleşebilir.
    6100 Sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlıkta temyiz kanun yoluna dair 1086 Sayılı HUMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden söz konusu Kanun incelendiğinde usuli müktesep hakka ilişkin açık bir hükmün bulunmadığı, usuli müktesap hak ilkesi, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve yargı kararlarına karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ilkelerinden biri haline gelmiştir. Bu ilke, özlü bir biçimde 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Umumi Heyeti Kararı ile açıklanmış olup iş bu kararda da belirtildiği gibi, bozmaya uyulmakla bir taraf yararına "usulî müktesep hak" doğar. Ancak usulî müktesep hak müessesesinin, özellikle kamu düzeni düşüncesi ile kabul edilmiş bazı istisnaları mevcuttur. Usul hukukunda Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş olan usuli müktesep hak ilkesine, yine Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş istisnalar bulunduğu, bu istisnalardan birisi de maddi hata sonucu verilmiş Yargıtay kararıdır. Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usuli müktesep hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı kararından dönmesi mümkündür.
    Mahkemece, (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin; "...davacı ...’nun Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/125 Esas-1993/487 Karar sayılı ilamı ile ... Paşa Vakfı’nın sükna hakkına müstehak vakıf evladı olduğuna karar verildiği, bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği,..." kabulü doğrultusunda mahkemece, vakfiyedeki düzenlemeye göre sükna (oturma) hakkına sahip vakıf evladının yaşı, sosyal statüsü ve ekonomik durumu yöntemince araştırılarak kendisine bu oturma hakkının kullanılmasına karşılık gelecek uygun bir yer tahsisinin veya bunun mümkün olmaması halinde tespit edilecek parasal karşılığının tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamına uymakla davacı lehine usuli müktesep hak oluştuğu kabul edilse dahi davacının vakfın sükna (oturma) hakkında sahip evlat olduğu şeklindeki kabulün dayanağı olan Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/125 Esas, 1993/487 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davanın tevliyete ehil vakıf evladı tespiti ile açıldığı, daha sonra talep ıslah edilerek galle fazlasına müstehak vakıf evladı ile sükna hakkına sahip vakıf evladı olduğunun tespitinin istendiği, mahkemece 14.07.1993 tarihli ve 1988/125 Esas,1993/487 Karar sayılı ilamı ile davacının ... Paşa Vakfı’nın sükna ve galle fazlasına müstehak olduğunun tespitine karar verdiği, davalı ... Müdürlüğünün temyizi üzerine (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 21.06.1994 tarihli ve 1994/7174-8534 sayılı bozma ilamı ile, davalının sair temyiz itirazları reddedilmiş, galle fazlası yönünden ise "...sükna hakkından yararlanacak vakıf evlatlarına galleden herhangi birşey bırakmadığı..." gerekçesi ile bilirkişiden ek rapor
    alınması ve sonucuna göre karar verilmesi yönündeki bozma ilamına uyan mahkemece, 05.06.1996 tarihli ve 1994/606 Esas, 1996/371 Karar sayılı ilam ile; davacının galleye müstehak olduğu hususundaki talebin reddine karar verilmiş olup, sükna hakkı ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığı, kararın tebliğe çıkartılıp kesinleştirmesinin yapılmadığı dolayısı ile mahkemenin 14.07.1993 tarihli ve 1988/125 Esas,1993/487 Karar sayılı ilamı Yargıtay"ca bozulduğundan artık bu ilamın hüküm fıkrası ortadan kalmış, bozma sonrası ise sükna hakkı ile ilgili olumlu-olumsuz karar verilmediği gibi kararın da kesinleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 19.06.2012 tarihli ve 2012/4925-7579 sayılı bozma ilamında davacının sükna hakkına müstehak vakıf evladı olduğu ve bu kararın kesinleşmiş olduğu yönündeki kabule dayalı bozma, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
    Dava, terditli olarak açılmış olup öncelikle sükna hakkına dayalı olarak vakfa ait üzerinde otel bulunan taşınmazın tahsis edilmesi, mümkün olmadığı takdirde buradan elde edilecek gelirin kendisine ödenmesi istemine ilişkindir.
    1.5737 Sayılı Vakıflar Yasası’nın 3. maddesine göre mazbut vakıflar, bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe (...) yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlanmıştır.
    Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (Akgündüz, Ahmet, İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; sükna hakkı için için dava konusu vakfa ait 12 Rebiül-evvel 941 H. (1534 M) tarihli vakfiyede; "...vakf-ı mezburun fazlasından müteaddid menazilun müceddeden bina eyleyüp bina eylediği menazilun-i mezburunun her birinde utekaların sakin ola ve utekalarımın fevtinden sonra utekalarımın evladı evlad-ı evladlarının zükuru aslah ve erşedi sakin olup evlad-ı zükurdan olup evladı inas taarruz eylemiye..." şeklinde ifade edildiği yani vakfın fazlasından evler inşa edilmesini, inşa olunan evlerin her birinde azatlı kölelerinin oturmasını, azatlı kölelerinin vefatından sonra azatlı kölelerinin evlâdı ve evlad-ı evlatlarının erkek olanlarının ahlakı en güzel ve en olgun olanının oturmasını, kız evlâdın taarruz eylememesini, (...) şart koşulmuştur.
    Mahkemece, vakfiyedeki sükna hakkına dair şatlar doğrultusunda davacının vakfın azatlı kölelerinin evlatlarından olduğu yönünde bir iddiası da olmadığı dikkate alınarak, davacının sükna hakkına müstehak olup olmadığının duraksamasız bir şekilde tespit edilmesinden sonra eğer sükna hakkına müstehak olmadığı sonucuna varılırsa davanın reddine karar verilmesi, sükna hakkı sahibi olduğu kanaatine varılırsa, talep hakkında toplanan deliller doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    2.Kabule göre de;
    Davanın reddine dair 16.02.2010 tarihli mahkemenin ilk kararı (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 19.06.2012 tarihli ve 2012/4925-7579 sayılı bozma sayılı ilamı ile bozulduktan sonra davacı vekili 24.10.2016 tarihli dilekçesi ile dava değerini toplam 467.377,00 TL"ye çıkartmış, Mahkemece, artırılan dava değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"un "Islahın zamanı ve şekli" başlıklı 177. maddesine göre tahkikatın sona ermesine kadar davanın ıslahı mümkün ise de, 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar ile 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün bulunmadığından; mahkemece bozmadan sonra ıslah olmayacağı dikkate alınarak davanın açıldığı tarihte talep miktarının 20.000,00 TL olduğu gözetilerek bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde ıslahla artırılan miktar değerlendirilerek hüküm kurulmuş olması, doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi