7. Hukuk Dairesi 2015/574 E. , 2016/2778 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, 12 saatlik vardiya sisteminin değiştirilerek 8 saatlik eski vardiya sistemine dönülmesi için yapılan başvurusu bahane edilerek davalı işveren tarafından işten çıkarıldığnı, iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, uluasal bayram ve genel tatil ücretleri alacağını talep etmiştir.
Davalı, davacının iş akdinin pompacı olarak çalıştığı dönemde nakit yapılan satışlardan alınan parayı cebine koyup, yerine kendi kredi kartlarından nakit çekim yapması nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, 01.01.2013 tarihinde şirket muhasebe müdürü tarafından ihbar edilmesine rağmen bu şekilde çalışmaya devam ettiğini, davacının 03.07.2013 tarihinde 190 TL miktarlı nakit satış yapıldığı sırada otomasyona (yazar kasaya) plakayı girmemiş, başka birisinin ... plakasını girdiğini, daha sonra plakası girilmeyen şahıs faturayı isteyince olay ortaya çıktığını, davacının bu şekilde yakıt almayan başkası adına fatura keserek onu kdv indiriminden yararlandırdığını, davacının yine 21.07.20l3 tarihinde yapılan incelemede de farklı tarihlerde yapılan nakit satışların kendi kartından yapılmış gibi gösterdiğinin anlaşıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez. Örneğin, ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimî olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı şekilde ağırlaştırılması halinde, bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu altı işgünü içinde işverene bildirmesi gerekir. Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemin bittiği tarihten başlar.
İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde Yasanın 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı iş günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşmış olması şart değildir
4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir.
Somut olayda; davacı, 12 saatlik vardiya sisteminin değiştirilerek 8 saatlik eski vardiya sistemine dönülmesi için yapılan başvurusu bahane edilerek davalı işveren tarafından işten çıkarıldığını iddia etmiş, davalı ise davacının pompacı olarak çalıştığı dönemde nakit yapılan satışlardan alınan parayı cebine koyup, yerine kendi kredi kartlarından çekim yapması nedeniyle 01.01.2013 tarihinde şirket muhasebe müdürü tarafından uyarılmasına rağmen bu şekilde çalışmaya devam etmesi, 03.07.2013 tarihinde 190,00 TL miktarlı nakit satış yapıldığı sırada otomasyona (yazar kasaya) plakayı girmeyip başka birisinin ... plakasını girmesi ve yine 21.07.20l3 tarihinde yapılan incelemede de farklı tarihlerde yapılan nakit satışların parasını alarak kendi kredi kartından satış göstermesi üzerine iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Davacının iş akdini davalı taraf 26.11.2013 tarihinde noter ihtarnamesi ile İş Kanunu"nun 25/II-e maddesi uyarınca feshetmiştir. Davacının davalı işyerinden yapmış olduğu akaryakıt alımlarına ilişkin 16.04.2013, 19.04.2013, 23.05.2013, 01.06.2013, 27.06.2013, 02.02.2013, 15.02.2013, 27.04.2013, 19.04.2013, 16.04.2013, 21.07.2013, 26.01.2013, 14.01.2013, 04.02.2013, 02.02.2013 tarihli kredi kartı slipleri ve davacı hakkında, davalı tarafından 21.07.2013 tarihinde davacının kredi kartı ile davalı işyerinde çok sayıda işlem yaptığı, sliplerinin bulunduğuna dair tutanak dosyaya sunulmuştur. 01.01.2013 tarihli personel bildirisinde davacıya nakit parayı alıp kredi kartından para çekimi yapmaması, akaryakıt alan aracın plakası dışında bir başka plakaya fatura düzenlememesi gerektiği, bu eylemleri gerçekleştirmesi halinde iş akdinin ihbar ve kıdem tazminatı hak etmeksizin feshedileceği ihtar edilmiş ve davacı da bu ihtarı okuyup imzalanmıştır. Mahkemece toplanan delillerden ve özellikle davalı vekilince sunulan kredi kartı slipleri ile fatura ve detaylı satış raporunun tarihleri itibariyle feshin yasal 6 iş günü içerisinde yapılmadığı sonucuna varılmış ise de davalı anomim şirket olup feshe yetkili organın davacının eylemlerini öğrendikten sonraki 6 iş günü içerisinde iş akdini feshedip feshetmediği yeteri kadar araştırılmadan eksik inceleme ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.