3. Hukuk Dairesi 2014/12542 E. , 2014/11667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BATMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2011/223-2012/748
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dilekçesi ile; müteveffa S.. A.."in 06.11.2010 tarihinde evin dış cephe boyasını yapmakta iken, D."a ait elektrik direklerinden geçen elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiğini, olayın meydana geldiği yapı ile davalıya ait teller arasındaki mesafenin 1 metrenin altında olduğu için davalının kusurlu ve sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, davalının belirlenecek kusur oranına göre davacı eş Beyaz ve reşit olmayan çocuklar B. H., G., E. A. N. lehine ayrı ayrı 1.000"er TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı eş Beyaz lehine 15.000 TL, müşterek çocuklar B., H., G. E., A. N.D., G. M., O. ve N.lehine ayrı ayrı 10.000"er TL, müteveffanın kardeşleri olan diğer davacılar K., M., M.S. H. Y., E. ve D. lehine de ayrı ayrı 5.000"er TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili kurumun herhangi bir kusuru bulunmadığını, söz konusu enerji nakil hatlarının imar planına uygun yapıldığını, davaya konu binanın yapı ruhsatı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, istenen manevi tazminatın da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 8.000 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılar B. B., H. G. E. A. N. ve D.. A."e verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davacı Beyaz için 5.000 TL, çocukları G., M. O. N., Be. H., G. E., A. N. ve D.A. için 2.000"er TL, müteveffa S.. A.."in kardeşleri olan davacılar K., M. M. S., H. Y.. A.., E.. B.. ve D.. Ç.. için 1.000"er TL olmak üzere toplam 35.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi (BK.nun 47.maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.
Somut olayda, müteveffanın %50 kusurlu olduğu tespit edilmiş ise de manevi tazminat yönünden, olayın oluş şekli, biçimi, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davacılarda yarattığı üzüntü dikkate alındığında hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu düşük miktarda manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.