
Esas No: 2016/18452
Karar No: 2017/4933
Karar Tarihi: 02.05.2017
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/18452 Esas 2017/4933 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ...... Termal Sağlık Turizm İn.Gıda Or.San ve Tic.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, borçlu ... hakkında takip yapıldığını, alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını 01.02.2012 tarihinde ortağı olduğu diğer davalı şirkete devrettiğinden, tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını, satışın gerçek olduğundan haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında taraf vekilleri tarafından sulh prokolü sunulduğu, sunulan protokol incelendiğinde davalı şirket ve ... vekilleri tarafından düzenlediği, dava konusu taşınmazın arsa bedeli olarak 2.831.300,00 TL nin belirlendiği ve 1.231.000,00 TL sinin davalı şirket tarafından ..."a ödendiği, bakiye 1.600.000,00TL nin ise ..."a davalı şirket tarafından taksitler halinde ödeneceği, ilk taksit ödemesine kadar tarafların karşılıklı olarak dava ve takiplerden feragat edecekleri, davalı şirket aleyhine ... ve davacı ... tarafından açılan davalardan feragat
edilinceye kadar ilk taksit ödemesinin yapılmayacağı, kararlaştırıldığı, söz konusu protokolün davacı ve davalı vekillerinin imzasını taşıyan 03/07/2014 tarihli dilekçe ile mahkemeye sunulmuş olduğunu, sunulan sulhe ilişkin bu sözleşmenin hukuki nitelendirme açısından HMK 313/4. maddesinde düzenlenen şarta bağlı sulh olarak nitelendirildiğini, taraflar arasında yapılan şarta bağlı sulhte; mahkemenin şartın gerçekleşip gerçekleşmediğine yönelik araştırma yapılmadığı sadece şarta bağlı hüküm verilemeyeceğinden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacının haklı olduğuna kanaat getirildiğinden bahisle yargılama giderlerinin davalılardan tahsilini karar verilmiş hüküm davacı alacaklı vekili ve davalı ...... Termal Sağlık Turizm İn.Gıda Or.San ve Tic.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Davacı alacaklı, borçlu hakkında alacağını tahsil imkanı sağlamak amacı ile dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptalini istemektedir. Yargılama sırasında davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında 02.07.2014 tarihli adi nitelikte bir protokol düzenlenmiştir. Protokole göre davalılar arasındaki borç ilişkisi yapılandırılırken, 5.maddesindeki diğer hususlar başlığı altında bu dava ile ilgili olarak da iş bu protokol hükümleri çerçevesinde sulh olduklarını mahkemeye beyanda bulunacakları ve protokol gereğince karar verilmesini isteneceği kararlaştırılmıştır.Bu protokol 03.07.2014 tarihli davacı alacaklı vekili ve davalıların vekillerinin imzaladığı bu dilekçe ile mahkemeye sunulmuştur. Uyuşmazlık, davanın bu sulh sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve buna göre sonuçlandırılıp sonuçlandırılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Sulh HMK"nun 315.maddesine göre davayı sona erdiren ve kesin hüküm gibi sonuç doğuran bir taraf işlemidir.Yine anılan yasanın 313.maddesinde sulh şarta bağlı olarak yapılabileceği gibi davanın konusu dışında kalan hususlarında sulh kapsamına dahil edilebileceği belirtilmiştir. Öte yandan sulh mahkeme önünde yapılabileceği gibi mahkeme dışında da yapılabilir. Mahkeme dışında yapılan sulh sözleşmesinin HMK"nun 154/3-ç fıkrasına göre mahkeme içi sulhe dönüştürme şekli belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, 02.07.2014 tarihli protokol davanın taraflarından sadece davalılar arasında düzenlenmiş ancak dava konusu olayda bu protokol kapsamına dahil edilmiştir.
Protokolde davacı alacaklının imzası bulunmamaktadır. Ancak 03.07.2014 tarihli dilekçe davacı vekili tarafından da imzalanmış ve 02.07.2014 tarihili protokole göre davalı ..."e ödenecek olan bedelin ... tarafından davacı alacaklıya ödeneceği ve tarafların bu şekilde sulh olacakları, sunulan bu protokol ve uzlaşma şeklinin hüküm altına alınması talep edilmiştir. Bu belge mahkemeye sunulduktan sonraki ilk oturum olan 09.09.2014 tarihinde mahkemece "davacı ve davalı vekillerinin anlaşma yapıldığına dair protokol sunuldu, alındı okundu ve dosyasına konuldu" seklinde belirtirilerek duruşmanın 16.12.2014 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir. 04.06.2015 tarihli oturumda ise tarafların sunulan sulh protokolünün anlaşma bulunan kısımla ilgili olarak bir araya gelmeleri ve aralarında kesin tartışmaya mahal vermeyecek şekilde görüşme yapmaları ve nihai olarak ulaşmaya varıldığına ilişkin sulh protokolü sunmaları için 22.10.2015 gününe kadar süre verilmiş 22.10.2015 tarihli oturmda davacı sulh görüşmesi yapamadıklarını ve sulh durumu mevcut olmadığı belirtilmiş yargılamaya devam olunmuş ancak 17.03.2016 tarihinde mahkemece taraflar arasında şarta bağlı sulh sözleşmesine göre karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
02.07.2014 tarihli sadece davalılar vekilleri arasında imzalanan protokol 03.07.2014 tarihli yazı ve onun eki olarak belirtelen bu protokol gereğince karar verilmesini davacı vekili de talep ettiğinden protokolün mahkeme dışı sulh sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir.Sulh sözleşmesinin mahkeme dışında, şarta bağlı olarak yapıldığı sabittir. Bu halde mahkemeye verilen yazılı sulh sözleşmesinin ayrıca tutanağa yazılmasına HMK"nun 154/3-f maddesine göre gerek yoktur.Çünkü duruşma tutanağında eklendiği yazılı belgelerin içeriği de tutanak metni hükmündedir. (HMK"nun 154/4.) Ancak mahkeme dışı bu sulhe göre karar verilebilmesi için HMK"nun 154/3-ç maddesine göre mahkemeye verilen sulh sözleşmesinin duruşmada tarafların önünde okunması, okunduğunun da duruşma tutanağına yazılması ve ondan sonra tutanağın taraflara (veya sulh için yetkili vekillerine) imza ettirilmesi gerekir. Böylece mahkeme dışı sulh mahkeme içi sulhe dönüşür ve buna göre karar verilir.Oysa dava konusu olayda mahkeme dışı sulh sözleşmesi olarak 09.09.2014 tarihli oturumda sunulduğunda, mahkemece sadece alındığı okunduğu ve dosyasına konulduğu belirtilmiştir. HMK"nun 154/3-ç maddesine gereğince taraflar önünde okunduğu belirtilmemiş ve taraflar vekillerinin imzaları alınmamıştır. Bu nedenle sulh sözleşmesi mahkeme önünde sulhe dönüşmediğinden buna göre karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş,mahkemece taraflardan mahkeme dışı sulh sözleşmesinin mahkeme içi sulh sözleşmesi haline getirmek isteyip istemedikleri tekrar sorularak istemleri halinde HMK"nun 154/3-ç maddesi gereğinin yapılarak ve yargılama giderleri için de bir anlaşma olup olmadığı belirlenip buna göre, anlaşmaya varılmamış ise sulh protokolundeki kısmi kabul ve feragata göre karar verilmelidir. Tarafların sulh sözleşmesini mahkeme içi sulhe dönüştürmek istememeleri halinde ise davanın esasına girilerek taraf delilleri toplanıp, üçüncü kişinin borçlu ile alacaklı arasındaki muvazaa iddialarını da araştırmak sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı ve davalı ...... Termal Sağlık Turizm İn.Gıda Or.San ve Tic.A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...ne geri verilmesine 02/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.