19. Ceza Dairesi 2018/5785 E. , 2019/4802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5188 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Tanığın çalıştığı özel güvenlik şirketinin yöneticisi olan sanık ..."ın; hakkında mahkumiyet hükmü kurulan diğer sanık ..."i güvenlik amiri olarak belirlediklerini ve iş başında kim çalışacaksa diğer sanık..."in yetkili olduğunu savunması, güvenlik amiri ..."in savunmasında ise diğer sanığın bilgisi dışında hiçbir iş yapmadığını, hatta ifadesinde tanığa 100 TL avans verdiğini beyan etmesi karşısında aynı işyerindeki güvenlik görevlileri listesinde ismi bulunan ve şirketin yetkilisi olan sanık ..."in, 20 gündür güvenlik görevlisi olarak çalışan tanığın işe alınması veya çalıştırılması hususundan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olması, keza şirket yetkilisi sanığın üzerine atılı suçun tanığın işe alınması değil, çalışanlar üzerindeki denetim ve gözetim yükümlülüğünün ihlaliyle yetkisiz kişilerin çalıştırılması olduğu anlaşılmakla,
Tanık ..."in ifadesinde, işe başlamasının üzerinden 20 gün geçtiğini, kendisini diğer sanık ..."in işe aldığını beyan ettiği, bu nedenle sanık ..."in suçu işlediğine dair başkaca bir delil olmadığı gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
5237 sayılı TCK"nun "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53/5. maddesi;
"...Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar..." hükümlerini amirdir.
TCK"nun 53/1. maddesinde belirtilen hak ve yetkiler;
"a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesi; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmek,
b) Seçme ve seçilme ehliyeti,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmak,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmak,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmek" şeklinde sayılmıştır.
Somut olayda; mahkemece şirket yöneticisi olan sanık hakkında işlediği kasıtlı suçtan dolayı hapis cezasından çevrilen adli para cezasına, ayrıca hükmedilen cezanın bir katı olarak 5 ay süresince, "şirket, vakıf, dernek, sendika, kooperatif, siyasi parti yöneticisi veya denetçisi olmaktan yasaklanmasına" hükmedilmiştir.
Ancak, yukarıda yazılı mevzuat çerçevesinde, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 53/5. maddesi uyarınca 53/1-d maddesinde yazılı tüm hak ve yetkilerden yoksunuğa hükmedilmişse de, sanığın sadece bir şirket yöneticisi olarak bir suç işlediği, dolayısıyla dernek, vakıf, sendika veya kooperatifle bir ilişkisi olmadığı, keza TCK"nun 53/5. maddesinde açıkça "bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla", "bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına" karar verilebileceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, bu aykırılık yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesi uyarınca, hükümden TCK"nun 53/5. maddesinin uygulanmasına ilişkin 6-b) fıkrasında yer alan "...şirket, vakıf, dernek, sendika, kooperatif, siyasi parti yöneticisi veya denetçisi olmaktan yasaklanmasına..." ibaresinin çıkartılıp, yerine ""...şirket yöneticisi veya denetçisi olmaktan yasaklanmasına..." ibaresi yazılmak suretiyle, başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.