17. Hukuk Dairesi 2014/23628 E. , 2017/5010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, 07.07.2004 tarihinde ... ..."ün sevk ve idaresindeki ..."a ait ...plaka no.lu aracın ... istikametine gitmekte olan ... tarafından kullanılmakta olan araca arkadan çarptığını, çarpma sonucu ..."ın sevk ve idaresinde bulunan ve zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan ... plaka no.lu araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğlu ve desteği olan ..."ın vefat ettiğini, açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı baba ... için 9.140,39 TL., anne ... için 11.023,52 TL (destekten yoksun kalma tazminatı) maddi tazminatın kaza tarihi olan 07.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğraması nedeni ile reddi gerektiğini, 2918 sayılı ....nun 109.maddesi uyarınca ve ... Yönetmeliğine göre motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl (2) içinde Güvence Hesabına başvurması gerektiğini, somut olayda trafik kazasının 07.07.2004 tarihinde meydana geldiğini, işbu davanın 27.06.2013 tarihinde ikame edilmiş olup kazanın üzerinden 9 yıl geçtiğini, ....nun 109/2.maddesi gereğince trafik kazasına sebebiyet veren fiilen cezayı gerektirmesi halinde uzamış cezazamanaşımı süresinin uygulanacağının belirtildiğini, trafik kazası dolayısıyla da uzamış ceza zamanaşımı süresinin de geçmiş bulunduğunu, öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, müteveffanın meydana gelen kazada hatır yolcusu olarak araçta bulunduğu ve bilerek araca bindiği anlaşılması nedeni ile TTK.nun 51-52.(mülga BK.43.ve 44.) maddelerinin uygulanması ve tespit edilecek maddi tazminattan uygun bir miktar indirim yapılması gerektiğini, açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Kaza eski TCK yürürlükte olduğu zaman gerçekleşmiş olduğundan zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu, uzamış ceza zamanaşımı süresinin dahi somut olyda geçmiş olduğu gerkçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı ....nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin,zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda, sigortası bulunmayan otomobilde yolcu olarak bulunan davacıların murisi ... ölmüş, iki kişi hayati tehlike geçirecek şekilde, 1 kişi kemik kırığı oluşacak şekilde üç kişide yaralanmıştır. Olay tarihi itibariyle, bir kişinin vefatı ve 2 si ağır olmak üzere 3 kişinin yaralanması ile sonuçlanan eylemde uygulama yeri bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 455/2. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yıl olup; aynı kanunun 102/3. maddesi gereğince uygulanacak ceza zamanaşımı süresi de 10 yıldır. Bu durumda mahkemece, olay tarihi ile dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaşamı süresinin dolmadığı gözetilerek davanın esasına girip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 04.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.