4. Ceza Dairesi 2013/3926 E. , 2014/3253 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2 - 2012/49176
MAHKEMESİ : Adana 6. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2011
NUMARASI : 2011/1167 (E) ve 2011/2846 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
İncelenen dosyada, tapu müdürü olan sanığın, tapu personelinin daha verimli çalışması ve sorunların saptanması için katılanın da aralarında bulunduğu personeliyle yaptığı toplantıda konuştuğu sırada, katılanın ayak ayak üstüne atmış vaziyette amiri konumundaki sanığın sözünü keserek çalıştığı arşiv bölümüne ilişkin sorunları anlatmaya başladığı, çevresindeki memurların ve sanığın uyarılarına karşın, bu kez konuşmasını sertleştirip el kol hakaretleri yapıp bağırarak ve tehditvari biçimde cümleler kullanıp amiri konumundaki sanığın otoritesini sarsıcı davranışlar sergilemesi üzerine, sanığın katılana “terbiyesizlik yapma” diyerek birkaç kez uyarması biçimindeki eyleminin, katılanın memuriyetin gerektirdiği biçimde davranması yönünde uyarı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden, yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre ise;
a-Toplantının yapıldığı yerin aleni olup olmadığı hususunda gerekirse keşif yapılarak sonucuna göre hakaret suçunun alenen işlenip işlenmediğinin değerlendirilmesi yerine eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında TCK’nın 125/4. maddesi uygulanarak fazla ceza tayin edilmesi,
b-Sanık hakkında, hakaret suçuna ilişkin özel tahrik hükmü olan TCK’nın 129. maddesi yerine genel nitelikteki 29. maddesinin uygulanması,
c-Hakaret suçundan hüküm kurulurken, seçimlik cezalardan tercih edilen hapis cezasının para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerekirken, adli para cezasına çevrilmesi suretiyle TCK"nın 50/2. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve sanık H.. E.. müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.