
Esas No: 2015/3098
Karar No: 2015/3180
Karar Tarihi: 24.03.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3098 Esas 2015/3180 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.07.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili Av. ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 342 ada 275 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının giderilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazda 8 daireli binanın bodrum ve zemininin muris tarafından yapıldığını, birinci kattaki 2 no"lu dairenin İbrahim tarafından, 3 no"lu dairenin müvekkili ... tarafından, 4 no"lu dairenin müvekkillerinden bir kısmının vefat eden murisi ... tarafından ve 5 no"lu dairenin müvekkili ... tarafından yapıldığını ve diğerlerinin bu kısımlarda hakkı bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü bir kısım davalılar vekili Av. ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; bir kısım davalılar vekili tarafından cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazda bulunan binanın bazı dairelerinin muris tarafından değil müvekkilleri tarafından yapıldığı savunulmuştur. Muhdesatın kime ait olduğu hususunda paydaşlar arasında ittifak bulunmadığından muhdesat üzerinde hak iddia eden paydaşlara görevli mahkemede muhdesatın aidiyetinin tespiti hususunda dava açmak üzere süre verilerek sonucuna göre bir hüküm kurmak gerekirken bu hususun gözardı edilmesi doğru değildir.
Ayrıca, dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde tapu malikinin baba isminin yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle tapu kaydında eksik yazılan kimlik bilgilerinin idari yoldan tamamlatılması, gerekirse bu konuda dava açması için davacı tarafa yetki ve uygun bir süre verilmesi, tapu kayıtları nüfus kayıtlarına uygun olarak düzelttirilerek tapu sicilinde infazı da yaptırıldıktan sonra davanın esasının karara bağlanması gerekir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.