11. Hukuk Dairesi 2015/15406 E. , 2016/3953 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/03/2015 tarih ve 2014/410-2015/221 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin sigorta brokeri olduğunu, davalı şirketlerinde müvekkili ile aynı alanda faaliyette bulunan sigorta aracıları olduğunu, davalıların bir süreden beri müvekkilinin bir kısım çalışanını ayartarak müvekkili şirkketten ayrılmasını sağlama ve bu kişilerin müvekkili şirketten gizlice aldıkları gizli bilgileri kullanarak müvekkilinin müşterilerini ele geçirme faaliyeti içinde olduklarını ileri sürerek, davalıların fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabet durumunun men"i ve ref"ine, müvekkiline verilen zararın miktarının tespitine, davalılarca elde edilen muhtemel görülen menfaatin karşılığının tespitine, şimdilik 1.000.000 TL"nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve verilecek hükmün tüm gazetelerde, televizyon kanallarında ve internette ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili,davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve .... vekili, davacı şirket çalışanlarının müvekkili şirkette çalıştıklarına dair hiç bir kayıt bulunmadığını ve herhangi bir ilişkisi olduğuna dair hiç bir bilgi ve belge sunulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın portföyünden davalı tarafın portföyüne esaslı bir geçiş olmadığı, haksız rekabet teşkil edecek bir hal olmadığı, davacı şirketin çalışanlarının davalı şirketlerde çalışması hususunda çalışanlarla davacı iş veren arasında yapılan hizmet sözleşmesinde rekabet etmeme hususuna ilişkin bir maddenin bulunmadığı, aynı çalışma kollarında faaliyet gösteren firmaların çalışanlarının bir süre sonra davalı firmalarda çalışmasını hayatın olağan akışına uygun olduğu ve haksız rekabet teşkil etmediği, davacı şirketin "KNOW HOW" nun hukuka aykırı bir şekilde davalı şirketlere eski çalışanlar aracılığı ile kaydırıldığı iddiası ile ilgili söz konusu iddiayı destekleyici somut bir veriye rastlanmadığı, haksız rekabet teşkil edecek bir hal bulunmadığı, davalı şirketlerin davacının işçilerini ayarttığını ispat edemediği, davacının tazminat isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, haksız rekabetin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, ..., ... Asliye Ceza Mahkemesi 06/06/2012 günlü duruşmadaki ifadesinde işten ayrıldıktan sonra herkes tarafından bilinen şifrelerle şikayetçi şirketin sistemine girip kendi müşterilerinin bilgilerine ulaşıp onları aldığını beyan etmiş olduğu gibi, Ceza Mahkemesince eylemin sabit görülüp, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olması nazara alındığında, müşteri portföyü bilgilerini davalı şirketlere aktardığı ikrarıyla sabit olmuş, ayrıca bilirkişi raporuyla da portföy geçişi belirlenmiştir.Her iki davalı şirketin aralarında organik bağ olduğu iddiası da değerlendirilerek haksız rekabetin her iki şirket açısından ayrı ayrı değerlendirilerek tazminat taleplerinin irdelenmesi gerekirken sırf 1.145,00+ TL portföy geçişinin önemsiz olduğu ve davalı ... Şirketi"nin ZMSS poliçeleri düzenlemesi ve sigorta primi almamış olduğundan bahisle haksız rekabetin oluşmadığı sonucuna varılması ve bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.