8. Hukuk Dairesi 2013/17224 E. , 2014/5611 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2012/695-2013/330
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Alacaklılar tarafından ilama ve ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılan takibe karşı borçlu vekili haczedilen taşınmazın müvekkilinin haline münasip evi olduğunu belirterek, haczin kaldırılması veya tespit edilecek bedelden haline münasip kısmının borçluya bırakılması istemi ile İcra Mahkemesi"ne başvurmuş; Mahkemece davanın kısmen kabulüyle niza konusu taşınmazın satışı ile ev almasına yetecek miktar olan 250.000 TL"nin borçluya, fazlasının alacaklılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK"nun 82/12. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun"un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda; borçlu A. G.’a nizalı taşınmazın haczini bildirir davet kağıdının tebliğine ilişkin evrak temyiz incelemesine konu dosyaya eklenen şikayet konusu dosya sureti arasında bulunmamaktadır. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde vekil edeni aleyhine başlatılan takip ve hacizden Foça Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/309 Esas sayılı dosyası nedeniyle haberdar olduklarını ifade etmiştir. Mahkemece öncelikle şikayetin süresinde olup olmadığı hususunda inceleme yapılmalıdır.
İİK"nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan ve kendisinin bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra Mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı da kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Somut olayda, Mahkemece borçlunun ekonomik ve sosyal durumu araştırılmadan, meskeniyet iddiasına konu taşınmazın ve borçlunun haline münasip evin değerinin bilirkişilerce tespiti istenmiş, karara mesnet teşkil eden raporda ise; 1 salon 2 odası bulunan brüt 85 m2 kullanım alanlı şikayete konu meskenin değerinin 380.000 TL, borçlunun haline müsait evin değerinin ise 250.000 TL olacağı bildirilmiştir. Mahkemece borçlunun haline münasip ev alabileceği miktarın 250.000 TL olduğunun kabulüyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, öncelikle şikayetin süresinde olup olmadığının tesbiti ile, süresinde ise taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipotek olup olmadığının araştırılması, ondan sonra yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtay uygulaması nazara alınarak; borçlunun ekonomik ve sosyal durumunun, bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin tespiti ile bilirkişilerden borçlunun oturduğu şehirde daha mütevazi semtlerde haline münasip meskeni edinebileceği değerin yeniden belirlenmesinin istenmesi, tespit edilecek bu değerin mahcuzun değerinden az olması halinde, mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine ödenmesine ve satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesinden ibarettir. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ:Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.