11. Hukuk Dairesi 2015/10582 E. , 2016/3997 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : .FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nce verilen 06/11/2014 gün ve 2014/113 - 2014/205 sayılı kararı onayan Daire"nin 01/06/2015 gün ve 2015/1911 - 2015/7436 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin telif bedeli konusunda çekişme olduğunu, telif bedelinin davalı tarafından yapılan ödemeler ile yargılama sırasında çeşitli vakıf ve sendikalara yazılacak müzekkereler sonucu ortaya çıkacağını, bu nedenle belirsiz alacak davası açtıklarını, müvekkilinin davalı gazetede 04.09.2009-29.01.2010 ve 01.07.2011-25.05.2012 tarihleri arasında yayınlanan toplam yetmiş üç adet yazısı için telif bedeli ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 16.09.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, Temmuz 2006-Ekim 2006 ve Temmuz 2011-Mayıs 2012 arasındaki toplam altmış sekiz köşe yazısı için telif bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 01.06.2015 tarihli kararı ile onanmıştır.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan ve HUMK"nın 440 maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2- Ancak, mahkemece dava şartı yokluğundan dava reddedilmiştir. Bu durumda, kendisini bir vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 7/2. maddesi uyarınca, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiş ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.06.2015 gün 2015/1911-7436 E.K. sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin HUMK"nın 442 maddesi gereğince REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.06.2015 gün 2015/1911-7436 E.K. sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme hükmünün 3. nolu bendindeki "5.800 TL" ibaresinin karardan çıkartılmasına ve yerine "2.200 TL" ibaresinin konulmasına, kararın düzeltilmiş bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam, karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 12/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, davacı tarafından dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak nitelendirilen davanın, mahkemece kısmi dava olarak kabulü ve yargılamanın bu nitelemeye uygun sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağına ilişkindir.
6100 sayılı HMK 33. maddesinde "Hakimin, Türk Hukukunu re"sen uygulayacağı",
HMK 107/1 maddesinde "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği",
HMK 109/1 maddesinde "talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmınında dava yoluyla ileri sürülebileceği" düzenlenmiş,
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 04.06.1958 tarih 1958/15-6 sayılı kararında da ".... hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların hukuki tavsifleriyle bağlı olmadığı ve kanunları re"sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükellef bulunduğu .... öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı gazetede 04.09.2009-25.05.2012 tarihleri arasında yayınlanan yazılarından 73 adetine telif bedeli ödenmediğini, 57.766.00 TL net telif ücreti alması gerektiğini bildirerek alacak miktarı yargılama sırasında belirlenmek üzere fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak 50.000.00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece "alacak belirli veya belirlenebilir olup HMK 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası açılması mümkün olmadığından" davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemi Dairenin 01.06.2015 gün 2015/1911-7436 sayılı kararı ile red edilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Davacı vekilinin karar düzeltme istemi de sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilmiştir.
Karar düzeltme isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Uyuşmazlıkta, davacı 73 adet yazısı için telif bedeli talep etmektedir ki, davacı hak kazandığını iddia ettiği telif bedelinin belirleyebilecek durumda olduğundan açılan davanın HMK 107/1 maddesinde ifade edilen Belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Davacı dava dilekçesinde maddi vakıaları açıklayarak alacağının şimdilik 50.000,00 TL"sini talep ettiğinden dava, HMK 109/1 maddesinde ifade edilen kısmi davadır.
HMK 33. Maddesi ile 04.06.1958 tarihli İ.B.K kararına göre davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim HGK 02.03.2016 gün 2014/15-439 E, 2016/207 Karar sayılı kararda da aynı hususa değinilmiştir.
Sonuç olarak eldeki dava kısmi dava niteliğinde bulunduğundan davacının kısmi davayı açmakta hukuki yararı olduğundan, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞI OY YAZISI
Dava, gazetede yazılan köşe yazıları telif bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiştir.
HMK."nın yürürlüğü ile birlikte, yeni bir dava türü olan belirsiz alacak ve tespit davası da uygulamaya girmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi, " Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." hükmünü amirdir.
Maddenin birinci fıkrasında belirtilen belirleyememe hali, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenememesini ifade eder.
Alacağın, hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususu, somut olayın özelliklerine göre tespit edilecektir.
Başlangıçta belirsiz olan alacak, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, davacı HMK’nın 107/2.maddesine göre iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilektir.
Belirsiz alacak davası şartlarının bulunup bulunmadığı, yasal şartların, somut olaya uygulanması suretiyle belirlenecektir.
Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağına ilişkin HMK"nın 109/2. maddesi, dosyanın incelenme tarihi itibariyle yürürlükte değildir.
Belirsiz alacak davası şartlarını taşımayan bir alacakla ilgili olarak, belirsiz alacak davası açılmış ise, buna bağlanacak hukuki sonuç, davacının HMK"nın 107/2. maddesindeki davacı lehine olan hükümlerden yararlanamaması şeklinde olmalıdır.
Ancak, başlangıçta davacı tarafından belirlenerek harçlandırılan kısım yönünden, davanın görülmesine engel bir durum söz konusu değildir. Somut olayda davacı, dava dilekçesinde gösterdiği 50.000 TL"nin peşin harcını yatırmıştır.
Bu nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun karar düzetme talebinin reddine ilişkin kısmına katılmıyorum. 12.04.2016