17. Hukuk Dairesi 2015/18705 E. , 2018/10276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalı ..."ın sevk ve idaresindeki aracı ile müvekkillerinden Safiye"nin eşi, diğer müvekkillerinin babası ... "a çarpması sonucu, ... "ın vefat ettiğini, davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek 6100 sayılı Kanunun 107. maddesi gereğince tazminat miktarını belirlemeleri mümkün olmadığından şimdilik müvekkilleri Safiye için 30.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi, Nazente için 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi, Necati için 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi, Bahri için 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 10/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ... vekili, müteveffanın bakmakla yükümlü olduğu kişinin eşi ve liseye giden oğlu olduğunu, diğer davacıların destekten yoksun kaldığı iddiasının doğru olmadığını, müteveffanın gelirine ilişkin beyanların belgeye dayanması gerektiğini, kazada kusuru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların
manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı eş ... için 15.000,00 TL diğer davacılar lehine 12.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacıların destek tazminatı davalarının reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, desteğin nakliyecilik işi yaptığını ve geçimini nakliyecilikten kazandığı gelir ile karşıladığını belirtmiş, dinlenen tanık beyanlarında da desteğin nakliyecilik işi yaptığı beyan edilmiştir. Sandıklı Kaymakamlığı Vergi Dairesi Müdürlüğünün 10/05/2013 tarihli yazısında desteğin nakliyecilik işi yaptığı Sandıklı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanlığının 05/06/2015 tarihli yazısında ise destek ... "ın aylık ortalama gelirinin 3.000,00 TL ila 4.000,00 TL arasında olabileceği belirtilmiştir. Bu durumda desteğin nakliyecilik işi yaptığı ve aylık kazancının asgari ücretten yüksek olduğu sabit olmasına rağmen, davacının Bağkur kaydı olduğu da dikkate alınarak ilgili kayıtları (Bağkur-vs) getirtilerek sonucuna göre gelirinin belirlenip hesaplama yapılması gerekirken, davacının 20/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması doğru olmayıp gerçek kazancı üzerinden hesaplama yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için
gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinden görülmeyen tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 2.889,81 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 07/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.