17. Hukuk Dairesi 2016/20114 E. , 2018/10285 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davacının oğlu ..."ın kazanın meydana geldiği 15/12/2008 günü okuluna gitmek üzere motosikleti ile seyir halinde iken davalı ..."in panik yaparak otomobili ile ..."a çarptığını, trafik ekiplerince tutulan trafik tespit tutanağında müvekkilinin birinci derecede kusurlu gösterildiğini, asıl birinci derecede kusurlu olanın davalı olduğunu, bu nedenle kusur oranını kabul etmediklerini, kaza anında ..."ın sağ ayak bileğinden darbe aldığını ve açık, parçalı, kanamalı kırık meydana geldiğini, kalıcı olarak sakatlandığını, uzun süre ayakta duramadığını belirterek 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 15/12/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihi olan 15/12/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 4. Hukuk
Dairesi"nin 04/03/2013 tarih 2013/411 esas 2013/3741 karar sayılı ilamıyla ""01/10/2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 120. maddesi “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığı dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 448. maddesi “Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır” biçimindedir.
Ancak kanunun 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise; re"sen yapılması gereken işlemlere ilişkin giderler düzenlenmiştir.
HMK.’nun 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur.
Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’nun 324. maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansını yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Şu durumda, gider avansına ilişkin olarak yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağının HMK.’nun 324. maddesi düzenlemesi karşısında bulunmaması gözetilmeden karar verilmesi doğru değildir,
Açıklanan nedenlerle mahkemece dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir."" şeklindeki gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde İspatlanamayan davanın esastan reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, tensip ara kararın 6,7 ve 8. Bendindeki hususların kamu düzenini ilgilendirmediği konusunda şüphe bulunmadığından bu delillerin HMK 325 maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Dolayısıyla bu delillerin HMK 324 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği davacı vekili tarafından kendisine verilen kesin sürelerde delil avansının yerine getirilmediği bu aşamadan sonra kendisine yeniden süre verilmesinin usul kanunu bakımından mümkün bulunmadığı, davalının da buna muvafakat etmediği, bu nedenle davacının bu delillerden vazgeçmiş sayılacağı ve bu deliller olmadan davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği ve tensip ara kararın 6,7 ve 8 sırasındaki delillerin toplanmadan davacının davasını ispatlayamayacağı kanaatine varıldığı belirtilerek davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulmakla lehine olan taraf yönünden usuli kazanılmış hak doğar.
Somut olayda, bozma ilamından önce mahkemece davacı tarafa verilen süre Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 4. Maddesi uyarınca verilmiş kesin süre olup, bozma ilamında belirtildiği üzere Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’nun 324. maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Bu nedenle de verilen süre usul hükümlerine uygun değildir. O halde mahkemece davacı vekiline HMK.’nun 324. Maddesi uyarınca delil avansını yatırması için usulüne uygun şeklide süre verilmesi ve gerekli delil avansı yatırılmadığı taktirde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının usulüne uygun şekilde ihtarı gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.