17. Hukuk Dairesi 2015/17901 E. , 2018/10332 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın maddi tazminat talebi konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına, bakıcı ve tedavi masraflarına ilişkin talebin reddine, manevi tazminatın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu araç ile davacı ...’in idaresindeki aracın karıştığı trafik kazasında davacı ...’in yaralandığını belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak iş görememezlik, tedavi ve bakıcı gideri olarak 10.000,00 TL maddi tazminat ve davacı sürücü ... için 5.000,00 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 2.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak dava dilekçesinde bakım ve tedavi giderleri konusunda haklarını saklı tutarak; maluliyete ilişkin zararını 31.612,66 TL olarak talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, zarardan sürücünün kusuru ve poliçe limitleriyle sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sürücü ile işleten vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın maddi tazminat talebi konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına, bakıcı ve tedavi masraflarına ilişkin talebin reddine, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davanın atiye terki (bırakılması) deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 123.maddesi (eski 1086 sayılı HYUY"nın 185/1maddesi) uyarınca davanın geri alınması ancak karşı tarafın açık kabulü ile mümkündür. Davacının atiye terk (davayı geri alma) isteğine, davalının karşı çıkmaması ve açıkça rıza göstermesi gereklidir. Zımni muvafakat davayı geri almak için yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar vekili 16/02/2014 tarihli ıslah dilekçesinde tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin talepleri hakkında mahkeme tarafından herhangi bir araştırma yapılmadığı, yargılamanın uzamaması için bakıcı ve tedaviye ilişkin taleplerini saklı tutarak, geçici ve sürekli iş görememezlik zararını artırmış, 31.612,66 TL talep etmiştir. Islah dilekçesinden davacılar vekilinin tedavi ve bakıcı giderine ilişkin talebini atiye bıraktığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalılara, davacılar vekilinin atiye bırakma talebine muvafakat edip etmediği sorulmadan, mahkemece tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin taleplerini, ... tarafından karşılanacağı gerekçesi ile taleplerini reddetmiştir.
Davacının bakıcı ve tedavi gideri ile ilgili talebini atiye bırakma ile ilgili beyanına karşı davalıların ne diyeceği belirlenmeden ve davalılardan, davacının atiye bırakma talebine muvafakat edip etmedikleri sorularak,muvafakat etmeyen davalılar yönünden yukarıdaki açıklamalar ışığında davaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 08/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.