
Esas No: 2015/19416
Karar No: 2018/10368
Karar Tarihi: 08.11.2018
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/19416 Esas 2018/10368 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ..."e ait, diğer davalı ..."nın sevk ve idaresindeki aracın, davacı ..."nun sevk ve idaresindeki araca çarptığını, bu kaza nedeni ile davacı ... ile araçta yolcu olarak bulunan ..."ın yaralandıklarını, müvekkiline ait aracın kullanılamaz hale geldiğini açıklayıp 9.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000.00"er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., asıl kusurlu olanın davacı olduğundan dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 2.174,75 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın, davacı ... için 261,25 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davalıların, davacı ... için hükmedilen maddi tazminat yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2015 tarihinden itibaren 2.085,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup davacı ... için hükmedilen 261,25 TL tazminat yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalıların temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalıların davacılar yönünden yaptıkları diğer temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... ve davalı ..."nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatların bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve davalı ..."nın temyiz dilekçelerinin (istemlerinin) reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve davalı ..."nın sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 08/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.