8. Hukuk Dairesi 2013/24003 E. , 2014/5843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2012/224-2013/222
M.. D.. ve müşterekleri ile A.. D.. ve müşterekleri aralarındaki meni müdahale, tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 09.04.2013 gün ve 224/222 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi birleşen dosya davalılarından Hazine vekili, davacı-birleşen dosya davalısı vekili ve birleşen dosya davalıları A.. A.., O.. D.. tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısı vekili M.. D.. vekili Avukat K.. Y.. ve birleşen dosya davalısı Hazine vekili Avukat H.. G.. ve karşı taraftan birleşen dosyada davalılardan A.. A.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı karşı davalı M.. E.. vekili, dava konusu 134 ada parsel sayılı taşınmazı 30.03.2012 tarihinde O.. D.. ve A.. A.."dan resmi şekilde satın aldığını, satıştan sonra bu evde yaşayan kişilere evi boşaltmaları için Noterlik marifetiyle ihtarname gönderdiğini, davalılardan A.. D..’nun taşınmazı satın aldığını ileri sürerek tahliye isteğine karşı koyduğunu açıklayarak davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesini istemiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davacı F.. D.. vekili, birleşen dava dosyasında, 134 ada parseli 1970 yılında satın aldığını, halen ikamet ettiğini, taşınmazın tapuda malikinin açıkça belli olmaması ve müvekkilinin cahil olması nedeniyle bu güne kadar adına tescilini yaptıramadığını, 1947 yılında kadastro gördüğünü açıklayarak tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, yersiz açılan asıl davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar O.. K.. ve A.. H.. cevap dilekçesinde, kanunda öngörülen koşulların oluşmadığını, taşınmazların veraset yoluyla kendilerine kaldığını, satın alınan tarihten dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin geçtiğini, birleşen davacı F..’nın taşınmazı kiracı olarak kullandığını, TMK.nun 713/2.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, davacı F..’nın kötü niyetli olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Davalı Hazine vekili, davanın yersiz açıldığını, TMK.nun 713/2. maddesindeki ölüm nedeninin iptal edildiği kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı A.. D.., duruşma sırasında davanın reddine karar verilmesini savunmuş taşınmazın 40 yıldır kendileri tarafından kullanıldığını, davalı Z.. A.., davanın yersiz açıldığını, taşınmazı kiracı olması nedeniyle kullandığını 10 yıldır taşınmazda kiracı olduğunu, taşınmazı A.. D..’dan kiraladığını bildirmiş, davalı Ülfadiye yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece asıl davada, davacı M.. D.."ın müdahalenin önlenmesi davasının reddine, birleşen davanın kabulüne, dava konusu 134 ada, nolu parselin tapu kaydının iptali ile davacı F.. D.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, duruşma istekli olarak davacı karşı davalı M.. E.. D.. vekili, duruşmasız olarak davalılar A.. A.. ve O.. D.. ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 134 ada parsel, 11.01.1947 tarihinde kadastro yoluyla T.. kızı T.. adına tescil edilmiş, 30.03.2012 tarihinde intikal yoluyla mirasçılar A.. A.. ile O.. D.. adına paylı şekilde tescil edilmiş, 30.03.2012 tarihinde satış nedeniyle davacı karşı davalı M.. D.. adına tescil edilmiştir.
Asıl dava; tapu kaydına dayalı müdahalenin önlenmesi, birleşen dava; TMK.nun 713/2.maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava tarihi itibarı ile taşınmaz davacı karşı davalı M.. D.. adına kayıtlıdır. TMK.nun 713/2. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davalarda, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır. Dava, kayıt malikine yöneltildiğine göre, husumetin önceki malikler A.. A.. ve O.. K.. D.. ile Hazine"ye yöneltilmesine gerek bulunmamaktadır. Mahkemece, davalılar A.. A.. ve O.. D.. ile Hazine aleyhine açılan davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, dava konusu parselin, 1970 yılında A.. D.. tarafından satın alınarak eşi davacı F.. D..’ya devredildiğine, satın alma tarihinden dava tarihine kadar koşullarına uygun olarak davacı F.. tarafından kullanıldığına, kayıt maliki T.."nın, 21.12.1953 tarihinde öldüğüne, tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar davacı F.. lehine TMK.nun 713/2.maddesindeki kazanma koşullarının oluştuğuna, kazanma koşulları oluştuktan sonra taşınmazın devredilmesi yolsuz tescil niteliğinde olduğuna göre davacı F.. lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği hususunda duraksamamak gerekir.
Ne var ki; davacı karşı davalı M.. D.. vekili, tapuda yapılan resmi işlemle taşınmazı satın aldığını ileri sürerek istekte bulunmuştur. Davacı, tapuda kayıtlı olan nizalı taşınmazı devralan davalıya karşı tapu iptali ve tescil davası açtığına göre, dava açma iradesi davalının kötü niyetli olduğu iddiasını da taşır ve davacı karşı davalı M.. E.. TMK.nun 1023 maddesi hükmünden yararlanabilir. Davacı da davalının satın almada kötü niyetli olduğu hususunu iddia ve ispat edebilir.
TMK.nun 1023 maddesinin uygulaması ile ilgili uyuşmazlıklarda; davacının öncelikle dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, davalının satıcısı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, daha sonra davalının tapudaki kazanımında iyi niyetli olmadığını kanıtlaması gerekmektedir. TMK.nun 1023. maddesine göre, tapu sicilindeki tescile iyi niyete dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. Davalının yararlandığı bu madde ile yasal bir karine getirilmiştir. Usul Hukuku açısından bu karine itiraz niteliğinde olduğundan hakim tarafından doğrudan doğruya göz önünde tutulur. TMK.nun 1023 maddesinden yararlanma koşullarının oluşmadığı, karşı tarafın kötü niyetli olduğunun davacı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Mahkemece bu hususun davacı tarafa hatırlatılması, 08.11.1991 gün ve 3/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler göz önünde tutularak karşı tarafın kazanımında kötü niyetli olduğu hususunda davacıya delillerini sunmak üzere süre ve imkân tanınması, davalı karşılık delil gösterdiği takdirde onların da yöntemine uygun bir biçimde toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı karşı davalı M.. E.. vekili ile birleşen dosya davalıları A.. A.. ve O.. D.. ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HGK.nun 17.02.2011 tarih ve 2010/8-58 E, 2010/78 sayılı kararı uyarınca Avukatlık Ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK. m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.952,50 TL peşin harcın davacı-birleşen dosya davalısına, 48,60 TL harcında birleşen dosya davalıları A.. A.. ve O.. K..l A.."a iadesine 01.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tapu kayıt malikleri ve mirasçılarının Devlet karşısında mülkiyet haklarının korunacağı yolunda haklı ve meşru bir beklentileri mevcuttur. Tapu kayıt malikinin ölümü üzerine intikalin yapılmamış olması, zilyetlikle mülkiyetin başkasına geçişi için yeterli kabul edilemez. Nitekim TMK.nun 713/2.maddesindeki ölüm sebebi dava açıldıktan sonra iptal edilmiştir. Bu sebeple karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüyle el atmanın önlenmesine karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır. Değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmakla birlikte bozmanın içeriğine katılmıyorum.01.04.2014