8. Hukuk Dairesi 2014/15561 E. , 2015/22749 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI :
DAVACI : A.. B.. vs.
DAVALI : F.. B.. vs.
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti
A.. B.. ve müşterekleri ile F.. B.. ve E.. G.. aralarındaki davasının reddine dair Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 02.04.2013 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, davalılar tarafından vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası açıldığını, dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan binaların mülkiyetinin eşit olarak muris H. B. ile davacılar A.. B.., A.. B.. ve C.. B.. adına tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
-//-
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; her ne kadar Mahkemece, taraflar arasında 2002/... Esas sayılı dava dosyası ile tasarrufun iptali ve tenkis davası bulunduğundan, davanın açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunduğu kabul edilmiş ise de; tespit davasına konu edilen muhdesatların tereke hesabına dahil edilip edilmeyeceği, daha önce açılan ve görülmekte olan tenkis davasında tartışılıp değerlendirilebileceğinden, davacı tarafın ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; her ne kadar Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, davacıların binaların yapımına katkı sağladıkları ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ise de; hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA; taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacılara iadesine 17.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.