17. Hukuk Dairesi 2018/863 E. , 2018/10947 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete ait tankerin 24.04.2014 tarihinde motorin yükünü Batman"dan ... ilçesine götürürken trafik kazası geçirdiğini, kaza sonucu aracın pert olduğunu, tankerde bulunan motorinin yola döküldüğünü, aracın pert olması nedeni ile davalı ... tarafından araç bedelinin müvekkiline ödendiğini ancak motorinden kaynaklanan zararın karşılanmadığını belirterek 86.814,07 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, aracın birleşik kasko sigortası poliçesi ile sigortalandığını, şirketin bahse konu hasardan dolayı varsa sorumluluğunun poliçe limitleri ve kasko sigortası genel şartları ve kasko sigorta poliçesindeki özel klozlar ile sınırlı olduğunu, kazadan sonra hasar tazminatı olarak 45.000,00 TL"nin ödendiğini, kaza tarihinde taşınan emtia teminatının poliçede bulunmadığını, bulunsaydı dahi taşınan emtianın sigortalıya ait olması sebebiyle davacının talep ettiği hasar talebinin uygun görülmeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan yerinde görülmeyen sair (zararın Yurtiçi Taşıyıcı Sorumluluğu Klozu kapsamında bulunduğuna ilişkin bulunan) temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacıya ait olup davalı tarafından kasko poliçesi ile teminat altına alınmış olan tankerin 24.04.2012 trafik kazası neticesinde hasar oluşmuş ve ayrıca taşınan akaryakıt zayi olmuş, davalı ... araç hasarı davacıya ödenmiş ancak kaza tarihi itibarı ile poliçede taşınan emtia klozu bulunmadığı gerekçesi ile, zayi olan akaryakıt bedelinin ödenmesi talebi reddedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, taraflar arasında 23/12/2011 tanzim tarihli Birleşik Kasko Sigortası Poliçesi bulunduğu, 26.01.2012 tanzim ve başlangıç tarihli 2 nolu poliçe eki ile poliçeye petrol ürünleri ile ilgili "taşınan emtia teminatı" eklendiği ve taşınan emtia teminat limitinin 70.000,00 TL olarak belirlendiği, ek teminat için son ödeme tarihi 26/01/2012 olan 1.075,50 TL prim bedeli belirlendiği, daha sonra 15/02/2012 tarihli ve 3 nolu poliçe eki ile ise, taşınan emtea teminatının poliçeden çıkartıldığı anlaşılmıştır.
Davalı ... şirketinin poliçeyi tanzim eden acentesi tarafından verilen cevapta; ek prim olarak 1.075,50 TL fark çıktığı, Firma yetkilileri ile görüşülüp 1.075,50 TL tutarında ödeme yapılması gerektiğinin bilgisi verildiğini, Firma yetkililerinin ek prim tutarının yüksek olduğunu belirterek iptal edilmesini söylediklerini ve poliçe ekinin buna binaen iptal edildiğini belirtmiştir. Mahkemece, 15/02/2012 tarihinde “taşınan emtia” ile ilgili klozun sözleşmeden çıkartılarak tahakkuk ettirilen 1.075,50 TL"nin iadesi düzenlemesi yapıldığı bu durumda rizikonun gerçekleştiği 24/04/2012 tarihinden önce talep konusu tazminatla ilgili “taşınan emtia teminatının” poliçe kapsamında olamaması nedeni ile yükte meydana gelen hasara bağlı olarak talepte bulunulamayacağı, gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Taraflar arasındaki poliçelerin tanzim tarihi ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın, prim taksitlerinin zamanında yatırılmaması halinde sigortacıya ihbarsız fesih hakkı tanıyan (537 sayılı KHK. ile değişik) 1297/2.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptalinden sonra dava konusu poliçe (ve zeyilnmaler) düzenlemiştir. Kanun koyucu tarafından(6102 sayılı TTK yürürlüğe girene dek olan dönem yönünden) iptal edilen yasa maddeleri yerine yenileri getirilmediğine, bu durumda temerrüde dayalı fesih hali ile ilgili özel bir
düzenleme taraflar arasında da kararlaştırılmadığına göre, borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşmenin feshinde uygulanabilecek hükümlerin BK’daki genel düzenlemelerde aranması gerekecektir. (Ünan Samim,TTK Şerhi VI. Kitap Sigorta Hukuku Cilt-I Genel Hükümler, İstanbul, 2016, S.362.)
TTK"nın 1264/1 maddesinde yer alan; "Bu kitapta hüküm bulunmadıkça sigorta mukavelesi hakkında Borçlar Kanunu hükümleri tatbik olunur."hükmü de bu doğrultuda olup, BK hükümleri irdelendiğinde; BK’nın 101 vd. maddelerinde, borçlunun temerrüde düşürülebilmesi için ihtar zorunluluğu getirildiği görülmektedir.
Eldeki davada, Dairenin 15/03/2016 tarih ve ... E 2016/3286 K sayılı (geri çevirme) ilamı uyarınca; "Taşınan emtia teminatının verildiği iki numaralı poliçe eki ile belirlenen 1.075,00 TL sigorta priminin yatırılması hususunda davacı sigortalıya ihtar yapılıp yapılmadığı ve taşınan emtia teminatının üç numaralı poliçe eki ile poliçe kapsamından çıkarılmasına ilişkin zeyil iptalinin sigortalı davacıya bildirilip bildirilmediği, hususlarının sigorta şirketine sorulması ve buna ilişkin edinilen evrakın dosya içerisine konulması" istenilmiş ise de davalı yanca dosyaya bu hususlara ilişkin herhangi bir bilgi belge sunulamamıştır.
Bu durumda davalı yanca, taşınan emtia teminatına ilişkin olarak düzenlenen iki nolu poliçe ekinde yer alan 1.075,50 TL primin ödenmesi hususunda davacı sigortalıya ihtar yapıldığı ve yine taşınan emtia teminatının üç numaralı poliçe eki ile poliçe kapsamından çıkarılmasına ilişkin zeyil iptalinin sigortalı davacıya bildiridiği hususları davalı ... tarafından ispat edilememiş olup, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde taksit olarak belirlenen 1.075,00 TL için davacının temerrüde düşürülmediği ve sözleşmenin (iki nolu poliçe ekinin) feshinin usulüne uygun olmadığı belirgindir.
O halde, taşınan emtiaya dair ek teminat içeren sözleşmenin geçerliliğini koruduğu ve taşınan emtia teminatı içinde kalan zarar miktarından davalı ... şirketinin sorumlu olacağı açık olup,bu durumda mahkemece, davacının uğradığı gerçek zarar miktarı belirlenerek bu doğrultuda bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin zarar miktarına ilişkin bulunan temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin zarar miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.